elodea_

elodea_

Mahkumdu ona. Bunca zamandır fark etmediği detaydı onu adama mahkumlaştıran. Zincirleri kopmuyordu onların. Çünkü zincirlerin kopup özgürlüğe kanat çırpması için toprak olmalıydı. Ne ara sesini duymadığında delirmiş, kara gözlerini görmediğinde kendini cehennemde hissettmişti? Teninde ellerini hissetmediğinde kurak çölde terk edilmişliğin abidesi haline gelmişti? Bu bağ, yaşama tutunduracak kadar özel, ölüme sürükleyecek kadar güçlüydü.
          
          Okumak isteyenlere;
          
          https://my.w.tt/ABhX7UR3ycb

elodea_

İçimde bir sonbahar hüznü var,
          Anılar, kuru birer yaprak gibi savruluyor,
          Gözlerimin önünde.
          Bin ahımın ve bin gözyaşımın yükü var sanki,
          Her birinin üzerinde.
          Kim bilir, daha kaç mevsim böyle geçecek,
          Kuruyan bütün yapraklar gözyaşlarıma gebe.
           
                                                               GÜLSÜM OKUR

elodea_

Görünen yüzümde gülüyorum ve varlığımı sürdürüyorum. Görünen yüzüm görünmeyen yüzümü azarlıyor. Azarlandıkça somurtuyor öteki yüzüm. Öteki yüzümün gözlerinden gölgeler geçiyor. Gölgeler büyüyüp göllere dönüşüyor. Kırık bir sandal gibi göle gömülüyorum.