emospider

ölü çiçeği sulamak

ryujirou

sanatçı adamın yeri köprünün altıdır
Reply

ruesansfin

"Tüm bu türbülansı önceden tahmin edemedim, interkomdan özür dilerim. Odamı düzenli bıraktığım için rahatım, eşyalarımı almaya geldiklerinde beni nazik biri olarak hatırlayacaklar. Kan koklayan bir köpek balığı gibi düşüncelerim olmadan o odada karanlığa nasıl baktığımı asla bilemeyecekler... Rüyalarım gece dikkatlice müzik yaparken, yaşayacaktım. Biz sabahı sevinceye kadar gitmezdin, aşkın nasıl olması gerektiğini filmlerden öğrenmiştin. Beni sevdiğini ve gözlerime baktığını söylerdin ama benimkinden biliyorum ki senin gözlerine bakıyordun. Özgürlük zilinin bir replika olduğunu biliyor muydun? Sessizce orijinal duvarlarının önüne yerleştirilmiş... Rüyalarım gece müzik çalarken, aslında sessizce inanmamız gerektiğini söylerlerdi. Her zaman temiz ve güzel ölmek istedim ama işimle çok meşguldüm. Bu yüzden türbülansı önceden tahmin edemediğim için rahatladım, zaten değişmiş olamazdı. Odamı düzenli bıraktığım için rahatım, elveda." - last words of a shooting star .

ruesansfin

❝Bu odanın içinde sadece cansız bir ruh ve ben varım. Ruh üzgün, yaşamına yeniden kavuşmak istiyor, ben ise bencilim, birileri beni sevmeden yaşayamıyorum. Bazen sadece kendimi ellerden ve gözlerden uzak tutmak istiyorum ki kimse ilişemesin, kimse dokunamasın. Yardım ellerini geri çevirmek ve odanın içinde nefessiz kalmak çok zor ama o yanımda. Bana isminin Hayaletus olduğunu söyledi. Eh Hayaletus, kendine gel. Hala seviyorum seni, yalnız değilsin.❞

gogsumdezambaklar

Hayat, bilinmez bir zamanda doğmuş. O doğduğu anda, bir kere göz kırpması ile bir tabiat oluşmuş. İçindekiler; Neşe, Eğlence, İyilik ve Sukünet'miş. Sukünet, Hayat'a annelik yapmış, Neşe bu tabiatı bir ülke ilan etmiş ve oy birliği ile başkan seçilmiş, İyilik o ülkedeki en kadim varlık olmuş, Eğlence yeni varlıklar oluşturup ülkeyi genişletmiş. Herkesin bir görevi varmış. Düzen, isminden anlaşılacağı kadarıyla düzeni sağlamış ve Kadim'in en yakın dostu olup Hayat'a bir sürü şey öğretmişlerdi. Hayat, iyi bir sonsuzluk sürüyordu fakat fazla mutluydu. İçinde bir yerde bir boşluk vardı, öylesine yaşıyormuş gibi hissediyordu. Sonra içinde bir his oluştu, hemen Eğlence'ye gidip onu diriltmesini istedi. Dirilen şey, Yalnızlık'tı. Hemen arkasından Keder, Hüzün, Sıkıntı, Kötülük ve Sorun ortaya çıktı. Neşe onları bu diyardan sürdü ve Kötülük'le anlaşıp tabiatı ikiye böldü. İki ülke vardı artık. Aydınlık ve Karanlık. Bu iki ülke, çok geçmeden savaşa girdi fakat Hayat Karanlık ülkesinin prensesi Keder ile gizlice görüşmeye başlamıştı. İkisi de gençlerdi, akılları başında değildi, ne Aydınlık'a, ne de Karanlık'a ait olan Gizlilik onların gözlerini boyamıştı. Evet, Aydınlık'a ait olan, Aşk'a düşmüşlerdi. Hayat ve Keder beraber olamadan yapamıyorlardı. Neşe git gide değişiyordu, ülkeyi savaşa sokmuştu. İki taraf da yıllarca Savaş'ın yüzünden durmuyorlardı. Keder, ağır yaralı, Hayat ise sıkıntısızdı. Keder'i unutmuştu sanki. Artık Eğlence ile bir ilişkideydi. Ne olacağını  hiç bilmiyordu ama eskisi gibi bir şey hissediyordu, YALNIZLIK. Hemen kendini topladı ve Eğlence'den ayrıldı, Keder'e koştu. Savaşın ortasında Keder, Hayat'a sarıldı ve onu iki ülkenin arasında öptü. Aydınlık ve Karanlık onları terk etti fakat onlar hiç ayrılmadı. Hayat, katlanmak için fazla iğrençti, Keder ise yaşanmak için fazla Hüzün'lü. İkisi de birbirlerini dengelediler. Son bir kez sarıldılar orada. Taşa dönüştüler. İşte, Keder ve Hayat'ın ayrılmazlığı, aşkı buydu. Onlar beraber olmadan yapamazlardı.