ens0leiille

Olgunlaşmak ve yaşamın anlamını öğrenebilmek için bazen büyük kayıplar yaşamanız gerekir. Öğrenmenin bedeli yitirmektir. Bu yitirişlerin ardından derin ve ince bir sızı kalır zaman zaman o sızı çok ağrır; işte bu da insan olamanın diğer adıdır.

ens0leiille

Olgunlaşmak ve yaşamın anlamını öğrenebilmek için bazen büyük kayıplar yaşamanız gerekir. Öğrenmenin bedeli yitirmektir. Bu yitirişlerin ardından derin ve ince bir sızı kalır zaman zaman o sızı çok ağrır; işte bu da insan olamanın diğer adıdır.

ens0leiille

"... o kum fırtınası bittiğinde, nasıl olup da onun içinden geçebildiğini, nasıl hayatta kalabildiğini anlamayacaksın. Hayır, o fırtına gerçekten bitti mi bunun bile farkına varamayacaksın. Yalnız, tek şeyden emin olacaksın. O fırtınanın içinden geçtikten sonra, fırtınanın içine ayak attığındaki kişi olmayacaksın artık, aynı kişi olmayacaksın. Evet, işte kum fırtınasının anlamı bu."
          
          - Harukı Murakami, Sahilde Kafkas

ens0leiille

Aşık olmak istedim. Sevmek, sevilmek istedim. Ömrümün sonuna dek tek bir aşkla yaşamak arzusundaydım. Fakat bendim günahkâr olan. Dediler ki, günahkâr sevmemeli. Sevilmeye lâyık değildir günahkâr olan. O, sevemezmiş bile.
          
          Bu hisler bize göre değilmiş. Zira saflığı andıran o beyazı, kan kırmızısıyla boyamak, büyük bir cürüm olurmuş. Suç olurmuş aşkımız. Çünkü biz, günahkâr sayılırmışız. Aşka yasak konmuştu; yasaksa günahtır zaten. Ve biz, çoktan o günahın içinde boğulmuştuk.
          
          Yine de silemedim zihnimden bu kelimeyi: "Aşk." Sorgulamadım da. En başından beri yanlıştım nasılsa. Fakat sen... Bana en doğru olanı, beni bana benzeterek gösteren tek kişiydin.
          
          Ve ben şimdi, seni düşünerek bir çıkmaz sokakta bekliyorum.
          
          -Asila

ens0leiille

Notlarda buldum ne ara yazmışım hatırlamıyorum bile
Antworten

ens0leiille

"Yatsak, uykumuzu zehredebilir rüya. 
          Kalksak, kirletebilir günü tek bir avare düşünce. Hisset, düşün, anla, ister gül, ister ağla, 
          Kedere sarıl, yahut kaygıyı def eyle, 
          İster neşe, ister keder: farkı olmaz, 
          Serbestçe çekip gidebilir ikisi de. 
          İnsanın dünüyle yarını bir olmaz; 
          Kalıcı şey yoktur, değişkenlikten öte!"

ens0leiille

Hayaller…  Hayaller, insanın şuuraltında, bir diğer tabiriyle “var olması müşkül” olarak kodlanır. Var olması müşkül olan şeyleri tahayyül ederiz, zira insan, tabiatı icabı daima müşkülatlı olanı gerçekleştirmeyi arzulamıştır.
          
          Ve bir müddet sonra, insan hayâlini gerçekleştirdiğinde, hakikatin idrâkine geç vardığını fark eder. Belki senelerce, aylarca, günlerce, yahut tam tersi, çok geç aklına gelmiş olmasına rağmen, ferâgat edemediğin o arzu hissinin dayattığı tesirle, bulunmak istediğin mevkîde bulunduğunda, tahayyül ettiğin şeyle gerçek arasında ayniyet olmadığını da fark edersin.
          
          Zamanla hayat sana, her şeyin hayallerindeki gibi “toz pembe” olmadığını, hakikatin ise gri bir semâ kadar berrak ve saydam olduğunu telkin eder.
          
          Sonra o gri semânın arkasındaki hayâtın, canlılığın hâlen mevcut olduğuna inanarak bir ümide kapılırsın ve böylece, yeni bir mecrâya, yine idrâkine geç vararak, sürüklenip gidersin.
          
          -Asila

ens0leiille

Seni koruyacağım sana bile sezdirmeden
          Gökyüzü gibi uzaktan ve beklentisiz
          Gereceğim yüreğimi üzerine.
          Sevmek biraz da bu değil midir?
          Islatmasa da sesini bir daha
          Bir isyan türküsü gibi sürdüreceğim yağmurunu
          Düşlere ömürler veren o duygu bulutunun...
          
          -Ankara, 1985

ens0leiille

Sana bu pembe bulutları göstermek istiyorum gecede. 
          Ama görmüyorsun. 
          Gece olmuş insan neyi görebilir ki?
          
          Artık senin gözlerinle görmekten öte bir seçeneğim yok, diyor, demek ki yalnız değilim, yalnız değilsin. Gerçekten de bir şey yok sana gösterdiğim yerde.
          
          Sadece bir araya gelmiş yıldızlar, yorgun, bir kır eğlencesinden kamyonla dönen insanlar gibi, hayal kırıklığına uğramış, aç, hiçbiri türkü söylemeyen, terli avuçlarında ezik yaban çiçekleri.
          
          Ama ben direteceğim, diyor, görmekte ve sana göstermekte çünkü sen görmezsen, sanki ben de görmemiş olacağım hiç değilse senin gözlerinle görmemekte direteceğim ve belki bir gün buluşacağız başka yönlerden gelip.
          
          -Yannis Ritsos / Belki Bir Gün,

ens0leiille

Hani denizin insanı deli eden maviliği
          Nerde o güneş parıltıları nerde?
          Göremiyorum ama duyuyorum
          Yaklaşan fırtına sen olmalısın
          Bu rüzgâr senin hayallerin olmalı
          Senin ümitlerin
          Senin arzuların olmalı
          Bütün karanlıklara razıyım
          Yalnız uzaklarda, çok uzaklarda
          Bir gemici feneri yanmalı.
          
          -"Aşka Dair Nesirler", Ümit Yaşar Oğuzcan