Ben bu şehirdeyim. Kim duyar ahımı sen gittin gideli tenhalaştı bu şehir, sonra içimin en sarp yanına baykuşlar tünedi. Dolaşıp durdu gecelerim ayaklarıma birde hançer yarasına tuz ne bakışlar yedim kustum. Uzun bir rüyaydı dün dediğimiz demli çayları yudumlarken en sert tütünle gecenin gündüze yakın bir vaktinde saçlarımız ana elinden mahrumdu. Hatırlıyor musun gözlerimize yağmur yağıyordu sendeliyordu ayaklarımız kaldırımların bittiği yerde, gece bekçileri düdük öttürüyordu sanki ikimiz için, yalnız biz kullanıyorduk sokak lambalarını bu yerler bana göre değil gideceğim diyordun gittin, ben bu şehirdeyim, hüzünler kurtarır mı beni dersin giderken bıraktığın bir gülün usulca kanattığı yara kadim dostluğumuza yüklenen yalnızlık ve yarım çocukluğumuz ben bu şehirdeyim kolyeli gençleri çiçekli balkonları aklıyla başı dertte olanları bir görsen düşlerim karıştı. Martılar çığlık atıyor sevincinden mi hüznünden mi anlamıyorum ben neden bu şehirdeyim …