ervaxaksoy

Kalp kırıldığı zaman aynı yırtılmış bir kağıda benzer. Kağıdı yapıştırırsın ama izi kalır....
          	
          	
          	
          	Mutluluk nedir diye sordular , seni anlattım
          	
          	
          	Ben utangaç bir kalbi taşırım geceden. Ben sana aşık olduğumu, ölsem söyleyemem. 
          	
          	
          	Günün birinde; her şey dünde kalacak
          	
          	Yürüuemiyorsan uçarsın dedi ölüme fısıldayan adam, ben de ona uçtum. 
          	
          	Belki ben ağlayamadım ama.... o gittikten sonra çok yağmurlar yağdı. 
          	
          	Evet, alacağım var bayım. Kalbim. Sizde kalmış. Biliyorum siz çalmadınız ama avuçlarınıza uçmuş işte yaramaz. Inanın ilk defa oluyor. Lütfen ona zarar vermeyin ve nazik davranın. 
          	
          	Bir keresinde uçmak istediğimizi söylediğimizde kopardılar bizim kanatlarımızı. Çocukluğumuzda neşeli çocuk sesleri eşliğinde oyun parklarında değil, ürkütücü rüzgar uğultusu eşliğinde Mezarlıklarda oynadık biz. 
          	
          	
          	Yalnızlık denilen şey, yanının kalabalık olmaması değil gönlünün boş olmasıydı. Gözümü kapattığımda gözümün önüne gelen binlerce resim varken ben bu dünyada yanlız kalmazdım. 
          	
          	Özledim seni, düştüm yollara. Açtım gönlümü rüzgârına. Bir hayaldi sanki,  bir macera. Yıkıldım, kelimeler paramparça. 
          	
          	Kör bir adamın gösterdiği karanlık bir sokakta sağır bir kadının dilsiz bir çocuğa fısıldadığı yerdeyim. 
          	
          	Sevmeyi herkes bilir. Sadece bazı insanlar sevmeyi bildiğini bilmezler. 
          	
          	Ve yürüyorum, yoklukta var olmak için. 
          	
          	Dedim ya severim belkileri,  keşkelerden güzeller. 
          	
          	Ama bakın kimseye bir gidiş bileti verip, keşke kalsaydı diyemezsiniz. 
          	
          	

ervaxaksoy

Kalp kırıldığı zaman aynı yırtılmış bir kağıda benzer. Kağıdı yapıştırırsın ama izi kalır....
          
          
          
          Mutluluk nedir diye sordular , seni anlattım
          
          
          Ben utangaç bir kalbi taşırım geceden. Ben sana aşık olduğumu, ölsem söyleyemem. 
          
          
          Günün birinde; her şey dünde kalacak
          
          Yürüuemiyorsan uçarsın dedi ölüme fısıldayan adam, ben de ona uçtum. 
          
          Belki ben ağlayamadım ama.... o gittikten sonra çok yağmurlar yağdı. 
          
          Evet, alacağım var bayım. Kalbim. Sizde kalmış. Biliyorum siz çalmadınız ama avuçlarınıza uçmuş işte yaramaz. Inanın ilk defa oluyor. Lütfen ona zarar vermeyin ve nazik davranın. 
          
          Bir keresinde uçmak istediğimizi söylediğimizde kopardılar bizim kanatlarımızı. Çocukluğumuzda neşeli çocuk sesleri eşliğinde oyun parklarında değil, ürkütücü rüzgar uğultusu eşliğinde Mezarlıklarda oynadık biz. 
          
          
          Yalnızlık denilen şey, yanının kalabalık olmaması değil gönlünün boş olmasıydı. Gözümü kapattığımda gözümün önüne gelen binlerce resim varken ben bu dünyada yanlız kalmazdım. 
          
          Özledim seni, düştüm yollara. Açtım gönlümü rüzgârına. Bir hayaldi sanki,  bir macera. Yıkıldım, kelimeler paramparça. 
          
          Kör bir adamın gösterdiği karanlık bir sokakta sağır bir kadının dilsiz bir çocuğa fısıldadığı yerdeyim. 
          
          Sevmeyi herkes bilir. Sadece bazı insanlar sevmeyi bildiğini bilmezler. 
          
          Ve yürüyorum, yoklukta var olmak için. 
          
          Dedim ya severim belkileri,  keşkelerden güzeller. 
          
          Ama bakın kimseye bir gidiş bileti verip, keşke kalsaydı diyemezsiniz.