Ah Niloya vah Niloya. Seni anlamak istemezdim. Bencillik mi bu? Yoksa kaderin lanet bir cilvesi? İçim cidden bir tuhaf oldu. Bildirim gelir gelmez koştum ve bölüm ismini okuyunca gerçekten bir iki dakika bakışmışızdır tabletle. Neyse. Kızma ama o arkadaşlarının Allah belasını versin. Beni de en yakınım dediğim dostlarım vurdu. Zor. Gerçekten zor. İzmire gideceğim için valiz hazırlamalıydım bu yüzden piknik planımızı ertelemeyi teklif edecektim. Sonra durdum dedim Elif dur onlar gitsin, işlerim erken bitsin diye erkenden kalktım buluşma saatine az bir süre kala işim bitti çıktım. Söz de sürpriz yapacaktım, hediyeler almıştım. Bok ettiler. Beni görmesinler diye arkadan dolaşmıştım. Gerçek yüzlerini görmek hoşuma gitti mi desen, evet. Aden'i haklı çıkardılar. Benimle saf ailem, bazı okuldaki erkek arkadaşlarım ve param içi arkadaşlarmış. Ne acı ama. Saf dediler be bana. Her boku mu bildiklerini sanıyorlar ama dışarıda çöp toplayan çocuklarla bile konuşan bir kızım ben ve onlar da o arkadaş dediğim varlıkların bildiklerini biliyorlar. Biraz gerçekler den bahsedelim mi? Ailenin pişmanlık olduğunu altı yaşında öğrenecek kadar emin olmak koyuyor. Nefes alıyorum ama rahatça veremiyorum. Niloya sen desene gerçekten ben bencil miyim? Bana hakaret eden onca insanı tek kalemle karaladığım için bencil olan ben miyim? Seni anladığım ve anlamak istemediğim için bencil mi oluyorum? Kısaca seni anlıyorum. Anlamak hiç istememe rağmen, anlıyorum. Sana tek tavsiyem ki ben tavsiye vermek ve almaktan nefret ederim. Siktir et. Sadece siktir et. İşe yarıyor denendi onaylandı. Ve unutma. Burada seni seven bir çok kişi var. Sakın kendini üzme. Seni kişisel olarak tanımıyor olsam da, arkandayım. Sevildiğini unutma. Tamam mı? Herkesi boşver biz seni seviyoruz.♡♡♡☆