executioner-_-

Ne ediyonuz gardaş?

executioner-_-

Ey benim kendini bilmezlerim, ağzını burnunu kırıp yerini değiştirmek isterken, susup sabır çektiklerim, hep büyüktür deyip alttan aldıklarım, beş para etmediği halde tutup değer verdiklerim. Ve olur olmaz hayatıma hakkı yokken burnunu sokanlarım, hayatımı takip eden zavallı meraklılarım. Güzel giden hayatımda gözü olup bozulunca sahte edebiyatıyla teselli edenlerim, yüzüme gülüp arkamdan atıp tutanlarım, hepimize bir sözüm var.  CANININIZ CEHENNEME

executioner-_-

«Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor, anlıyor musun? Bütün hayatımca bu cam kırıklarını beyin zarımın üzerinde taşımak ve onları oynatmadan son derece hesaplı düşünmek zorundayım. Bir filimde görüştüm doktor: Senin gibi gene bir doktor olan ve sözüm meclisten dışarı,, delice planlar kuran Frankeştayn adlı biri, büyük bir bilim adamını öldürerek, beynini çalıyordu. Ona karşı koymak isteyen iyi niyetli bir genç adam da Frankeştayn’la mücadele ederken, içinde beynin bulunduğu kavanoz kırılıyor ve cam kırıkları bu üstün beyne batıyordu. Biliyorsun filimlerde böyle iyi niyetli genç adamlar olmasa her şeyin sonu çok kötü biter; üstelik bu işin sonu, iyi niyetli adama rağmen çok kötü bitti: Cam kırıkları hiçbir zaman beynin üzerinden tam manasıyla temizlenemedi; çünkü, beyin zarının zedelenmesinden korkuldu. Bence bu tehlike gözönüne alınmalıydı; fakat o zaman bu, başka bir hikâye olurdu ve biliyorsun ki doktor, ben bütün hikâyelerin başka türlü olmasını isterim aslında. İşte doktor, yukarıda sözü geçen beyindir kafamın içindeki.