Sinir… Bilinçsiz ve kontrolsüz bir duygudur. Sınırı yoktur. Kim ne derse desin başka duygular önüne geçemez fikrimce. En uçta yaşanandır, belki de ben öyle yaşıyorumdur. Sinirini insanlardan çıkarınca kalp kıran duygusuzun teki, kağıttan çıkarınca yazar oluyorsun. Bir sınırı yok, nasıl kullandığına bağlı. İyi anlamda kullanmak diye bir seçeneğin yok. Ne yaparsan yap, birilerine zarar vereceksin. Zorundasın. En sakin, duygularını çok belli etmeyen birisi bile birilerine zarar veriyor. Sinirinden sadece kendisi etkileniyor. Kendini hiçe sayıyor. Nereye kadar bu böyle devam edecek? Nereye kadar sinirlendiğinizde insanlığımızdan mahrum kalacağız? Ve evet, bunun da bir sınırı yok. Sinirle yapılan şeyler pişmanlık doğurur. İçimizde normalde yapamadığımız neler varsa sinirlenince yaparız. Sinir her zaman üstün gelecek, içimizde ukte kalan şeyler olacak. En büyük dileğim şudur ki, sinirle yaptığım hiçbir şeyden pişman olmamak. Şu ana kadar yaşamadığım pişmanlık duygusunu yaşamak istemiyorum. Pişmanlık seni sürükler. Ölüme sürükler, depresyona sürükler, ağlamaya sürükler, pişmanlık nerede ise sen de oradasın. Birisi öldüyse, pişmansan sen de ölmek istersin. Birisini kırdıysan, sen de kırılmak istersin. İnsan kendinden sinirini çıkarmak ister. En tehlikeli olan da bu zaten. Kendine zarar veren insanların siniri artık başkasına değil, kendisinedir.