f4rtae

240723

f4rtae

Geçmişi bırak, bugüne odaklan. Gözlerine baktığımda eskiden kalma hayal kırıklığı ve pişmanlık görmek yerine bugüne dair umut ve mutluluk görmek istiyorum. Bunlar bizi sevgiye ulaştıracak. 

f4rtae

Özledim ama neyi özledim… ben de bilmiyorum. İçimdeki Özlem yanıp tutuşuyor. Sanırım ben geçmişi özlüyorum. Ve zamana inat her zaman eskisi gibi olacağım. Herkes değişmediğimi söylüyor. Ben değişmek istiyorum, değişmeliyim ki eski günleri özlemeyeyim. Sıktı artık. Eski ben değilim, olmak da istemiyorum. Bir yanım hala zamana karşı gelmek, hala herkesin nerede bıraktıysa orada kaldığı “Hira” olmak istiyor. Ancak bu beni fazlaca yordu. Herkese hiçbir şey olmamış gibi davranmak zor. Özlüyorum, buna ihtiyaç duymadığım günleri özlüyorum. Ancak bugünden sonra onlar sadece bir anı. Arkada bırakılan Hira değişti. Zaman herkes gibi onun da yüzündeki geçmiş zamanın bıraktığı yarayı var etti. Rüzgar herkes gibi onun da saçını savurdu. Müzik herkes gibi kulaklarını çınlattı, deniz onu ıslattı, kumlar ayağına yapıştı. Ay herkes gibi onun İçin de parladı. Güneş diğerleri gibi benim için de doğdu. Zamanı durdurmayı denemek yerine akışına bırakmayı denemeliyim. Zamanı durdurmayı özlemedim, kendi zamanıma ait olmayı özledim. Şuanda şimdi’yi yaşayacağım. Geçmiş pişmanlıklar, gelecek için heyecanlar kalbimi ve ruhumu meşgul etmemeli. 02.38.%40.11.06.24

f4rtae

Şehvetinin sıcaklığı içimi buram buram 
          yakıyor. Tenim tenin için çıldırıyor. 
          En derinlerime olan vuruşların beni 
          kıvrandırıyor. Dilin vücudumda gezerken 
          bıraktığı ıslaklık benim ateşimi söndürmeye fazlasıyla yetersiz. Kasıklarım morarana kadar güneylerimde vakit geçir. En ücra köşelerimi
           sen keşfet. İnlemelerim kulağını bulsun, en 
          güzel nota olarak. Yaşattığın bu dayanılmaz 
          haz seni daha fazla istememe sebep oluyor. 
          Haz arttıkça kontrolümü kaybediyorum. En derinimde seni hissetmek istiyorum. 
          Dakikalarca öpüşmekten kızaran dudaklarımı kanat. O akıttığın kırmızılıkları adeta şarapmışçasına em. Kanayan dudaklarımı
           dilinle süsle. Bana en sıcağı yaşatırken en 
          soğuğu iliklerime kadar hissettir. Sürtünürken yaşadığın iradesizliğin acısını benden öyle bir çıkart ki, adımı unutayım. Zevkten akan gözyaşlarımın tadı tutku. 
          200224.3.56sl.

f4rtae

Sinir… Bilinçsiz ve kontrolsüz bir duygudur. Sınırı yoktur. Kim ne derse desin başka duygular önüne geçemez fikrimce. En uçta yaşanandır, belki de ben öyle yaşıyorumdur. Sinirini insanlardan çıkarınca kalp kıran duygusuzun teki, kağıttan çıkarınca yazar oluyorsun. Bir sınırı yok, nasıl kullandığına bağlı. İyi anlamda kullanmak diye bir seçeneğin yok. Ne yaparsan yap, birilerine zarar vereceksin. Zorundasın. En sakin, duygularını çok belli etmeyen birisi bile birilerine zarar veriyor. Sinirinden sadece kendisi etkileniyor. Kendini hiçe sayıyor. Nereye kadar bu böyle devam edecek? Nereye kadar sinirlendiğinizde insanlığımızdan mahrum kalacağız? Ve evet, bunun da bir sınırı yok. Sinirle yapılan şeyler pişmanlık doğurur. İçimizde normalde yapamadığımız neler varsa sinirlenince yaparız. Sinir her zaman üstün gelecek, içimizde ukte kalan şeyler olacak. En büyük dileğim şudur ki, sinirle yaptığım hiçbir şeyden pişman olmamak. Şu ana kadar yaşamadığım pişmanlık duygusunu yaşamak istemiyorum. Pişmanlık seni sürükler. Ölüme sürükler, depresyona sürükler, ağlamaya sürükler, pişmanlık nerede ise sen de oradasın. Birisi öldüyse, pişmansan sen de ölmek istersin. Birisini kırdıysan, sen de kırılmak istersin. İnsan kendinden sinirini çıkarmak ister. En tehlikeli olan da bu zaten. Kendine zarar veren insanların siniri artık başkasına değil, kendisinedir.