fly4ulady

sen, baudelaire’in bahsettiği kötü tohumsun. sen, cehennemin üzerine kurulduğu arsanın hissedarı olacak kadar kötüsün. şeytan bu yüzden göz yumuyor yaptıklarına ve seni hayatta tutmaya çalışıyor, bütün oynadığın ölüm oyunlarına rağmen. ölüp de onun yerine göz koymaman için.

fly4ulady

sen, baudelaire’in bahsettiği kötü tohumsun. sen, cehennemin üzerine kurulduğu arsanın hissedarı olacak kadar kötüsün. şeytan bu yüzden göz yumuyor yaptıklarına ve seni hayatta tutmaya çalışıyor, bütün oynadığın ölüm oyunlarına rağmen. ölüp de onun yerine göz koymaman için.

fly4ulady

kalbimin duvarlarına kazılı isimler var abi. hani ne yapsa sırt dönemediğim üç beş insan var. evimi mi yıktılar olsun. kan mı kusturdular olsun. göğsümden mi vurdular olsun. ne yapsalar olsun dediğim o insanlar var. ama ben onlarda yokum. bırak evlerini yıkabilmeyi tek bir taş oynatamam onlarda. kan kusturmayı geç parmak ucuyla dokunamam. kıyamam ben severken öyle severim. söylesene abi kim daha çok sevmiş dağıtan mı toplayan mı?

fly4ulady

bir kadın vardı, enkazı enkazıma ev oldu. on sekiz yıllık cehenneminde göz yaşları kuruyan yine de cehennemini terk edemeyen bir kadın vardı. ateşten dudaklarından dökülen her kelimede kıyameti getirirdi. enkazı enkazıma ev oldu. mahşer meydanında denk düştüğü kelimelerimiz, sancının eceli sardı yaralarımızı. enkazı enkazıma ev oldu. yıldızlar çatı katımız oldu. bir kadın vardı, ellerimizde öldü ve dirildi yıldızlar.

fly4ulady

gazeteler çarşaf ve tabak veriyordu. başbakan Kuran'ı öperek çağdaşlık yemini ediyordu. doğuda köyler bitiyordu. nefesinde dergahların hacıyağı kokan cumhurbaşkanı 'laikliğin güvencesi benim' diyordu.