Annem...
Seni anlamak icin illa annemi olmam gerekir dediğimde yüzüme bakıp gülerdin. Siz bir lokma yemek yiyince benim kanatlarim olsa uçarım dediğin zaman şaşırırdim ne vardı ki bunda der gecerdim. Oyle sabitti ki senin varlığın hani önce başını sokacak bir evin olsun derler ya sen önce insanın bir annesi olsunda gerisi gelir dedirten bir kadındın. Her sabah şaşmaksızın erkenden kahvaltı hazır olurdu, sanırdım sen hiç uyumazsın. Okuldan eve gelince kapının önünden alırdık yaptığın yemeklerin kokusunu. Sen zili bile çalmamıza fırsat vermeden açardın kapıyı. Misafirmişiz gibi sofra kurar, uzun yollardan gelmişiz gibi yemekler koyardın önümüze. Ben hep sen hiç yorulmaz hasta olmazsin derdim kendimce. Canın hiç birşey çekmez diye düşünürdüm. Nasılda safmışım geçen Ömer Faruk en sevdiğim çikolatayı yerken daha net fark ettim. Kim bilir sen neleri seviyordunda biz yiyelim diye söylemedin... Annemmm gönül aydınlığım, gülen yüzüm... Sana küsüp yüzümü astığım bir gün; "keşke benim gözlerimden kendini görebilseydin" demiştin. Yazarken bile ağladım... Simdi anlıyorum ne demek istediğini. Evet seni anlayabilmem için illa anne olmam gerekti. Şimdi çocuklarım bir adım atınca,iki cümle kurunca, az bir yemek yiyince dünya benim oluyor sanıyorum evet ANNE seni anne olunca daha iyi anladım anlıyorum. Ve ben hiç bir zaman senin kadar MÜKEMMEL bir ANNE OLAMAYACAĞIMI da biliyorum...
Kadınım,güçlü heybetli kadınımm...