Şimdi herkes sessizleşebilir. Kelimeler anlamlarını yitirmeye başlıyor.
Kalbimde kocaman bir oyuk açılmıştı. Hiç hissetmediğim bir kırıklığı yaşıyordu kalbim. Ve bu söylenen kelimlerin anlamını yitirmesine neden oluyordu.
Bunu düşünmek beni üzüyordu. Çünkü hiç böyle bir düşünceye kapılacağıma ihtimal vermezdim.
Kararan gökyüzünü izlemeye bir sorun verip perdeyi örteceğim sırada sokağa tanıdık bir araba girdi. Kaşlarım şaşkınlıkla çatıldığında, neden burada olduğuna anlam veremedim. Arabasını apartmanın önüne park etti ve indi. Üzerinde ilk defa takım elbisesi yoktu. Arka kapıyı açtı ve uzanıp içnden kocaman bir kutu çıkardı.
Ne yapıyordu?
Onu izlediğimi fark etmeden kapıya doğru yürüdü ve saniyeler sonra zil çaldı.
Derin bir nefes aldım ve kapıya doğru yürüdüm, aşığadaki apartmana giriş kapısının açılması için düğmeye bastım. Kameradan içeriye girdiğini gördüğümde elimle anlımı kaşıdım.
Kapının kilidini çevirdiğimde merdivenden gelen ayak seslerini duydum ve kapıyı çalmadan açtım. Karşıya karşıya geldiğimiz de yüzündeki mahçup ifadeyi gördüm.
“Merhaba,” diye konuştu biraz gergin bir sesle. “Rahatsız etmiyorumdur umarım?”
-
Macit Arman Melda’nın kapısında, hem de elinde bir kutu ile ve mahçup ifadesiyle??? Neler oluyor acep…