gecelerzehiroldu

Oruç Aruoba.

gecelerzehiroldu

Orada mısın?
          	  Göremiyorum seni
          	  öylesine yoğun bir karanlık
          	  uzanıyor ki benden sana
          	  gözlerim
          	  delinmiş gibi.
          	  
          	  Oradasın.
          	  Görüyorum seni
          	  Öylesine yoğun bir aydınlık
          	  ulaşıyor ki senden bana
          	  gözlerim
          	  dirilmiş gibi.
Reply

gecelerzehiroldu

Orada mısın?
          	  
          	  serin ve sessiz kollarında
          	  denizin
          	  özgür dünyanda?
Reply

gecelerzehiroldu

Yattın mı?
          	  Yorgun musun?
          	  
          	  Biraz kıpırdasan uyumadan önce
          	  bilemesen
          	  nereye koyacağını ellerini,
          	  biraz oynatsan bileklerini
          	  düşünürken beni
          	  uyuyamadan önce
          	  bilsen
          	  nasıl özlediğimi ellerini
          	  bileklerini.
          	  
Reply

gecelerzehiroldu

Oruç Aruoba.

gecelerzehiroldu

Orada mısın?
            Göremiyorum seni
            öylesine yoğun bir karanlık
            uzanıyor ki benden sana
            gözlerim
            delinmiş gibi.
            
            Oradasın.
            Görüyorum seni
            Öylesine yoğun bir aydınlık
            ulaşıyor ki senden bana
            gözlerim
            dirilmiş gibi.
Reply

gecelerzehiroldu

Orada mısın?
            
            serin ve sessiz kollarında
            denizin
            özgür dünyanda?
Reply

gecelerzehiroldu

Yattın mı?
            Yorgun musun?
            
            Biraz kıpırdasan uyumadan önce
            bilemesen
            nereye koyacağını ellerini,
            biraz oynatsan bileklerini
            düşünürken beni
            uyuyamadan önce
            bilsen
            nasıl özlediğimi ellerini
            bileklerini.
            
Reply

gecelerzehiroldu

Akşamlar, Şehrazat, dünyanın her yerine aynı kederle mi iner?
          Işık neden canımızdan çekilir bu saatlerde? Ağaçlar neden bir top pıtrağa döner? Kapılar ağırlaşır. Kimse başını kaldırıp da bakmaz gökyüzüne.
          İnsan çocukluğundan yeni bir soluk almadan acısına katlanabilir mi?
          Kim inandırdı bizi Şehrazat, yaşamanın ölümden büyük olduğuna?
          İçine doğduğumuz sabah neden rüyalarımızdan daha kısa?
          İnsan kendisini sevmeden başkasına dokunabilir mi hiç?
          Şarkı söylemeden sabaha çıkabilir mi insan? Akşamlara kadar kaç ses yaramızı sevdirir bize?
          Sonra kapımız çalınır. Gelir bir dost tedirgin eşit sıkıntılarda. * 
          Neden yalnızlığımızı birbirimize gösterirken utanırız?
          İnsan konuşmadan da anlaşılmak ister. Sevdiğimiz insanlardan bunu beklemek çok mu Şehrazat?
          İyilik, korku içinde yaşanır mı hiç? Haysiyet yarasının merhemi var mıdır? Yüzü yere düşen insan evlere nasıl sığar?
          Şimdi neden acı verir eski mutluluğumuz? *
          Gönül yorgunluğu, insan yorgunluğu mudur, beden yorgunluğu mu?
          Kan pıhtısı bir arzuyla güzelliğe bakmak nasıl bir yaşama cezasıdır? *
          Sonsuzluk, Şehrazat, ölümden sonra mı başlar, yaşayalım diye bize verilen şu hayat mıdır?

gecelerzehiroldu

Sen evden çıktın ya, önce duvarlar nemlendi. Çatı, odalara indi. Pencereler birer örümcek ağı. Eşik çoktan darağacı. Sokaklar zülüflerinden esmiyor artık. Zaman eşyada boğuldu. Ev değil, yaprak döken bir hatıra. Yalnızlık her yerden ses veriyor. Bunaldım diyorum, herkes biraz daha kabuğunun içinde. Bir elim ötekinde çırpınıyor. İnsanın yalnız ağlaması ne kadar acıymış.

gecelerzehiroldu

Küçüktüm, çocuk yaştaydım, ağlardım ve susardım.
          Yanlıştan korkar yine de merak ederdim. Kötülük ve iyilik kavramlarının insanda neler hissettirdiğini öğrenmek isterdim. Yanlışlar yaptım doğruların ne olduğunu kavradım. Bazen de bundan zevk aldım. Çocuktum, küçüktüm. Öğrenmek için hep hevesliydim. Hatam sonrasında ağlasam dahi hıçkırıklarımın, iç çekişlerimin ne zaman sona ereceğini düşüne düşüne ağlamaya devam ederdim. Bitecekti elbet ne son ana kadar sürmüştü ki?
          Yanlış ve doğruları böylece öğrenmiş bulundum. Herkesin mükemmel olmaya çalıştığı şu kirli dünyada ben çocuk yaşta farkına varmıştım, bunun imkansız olduğunun. Küçük yaşımda, büyük sorumluluklar yüklendi hayır istemiyorum diyemedim. Çocukça meraklarım, öğrenme hevesim bazen pahalıya mahal oldu. Artık bilmek istemeyeceğim her şey önüme diziliyordu. Ağlıyordum, üzülüyordum, kahroluyordum belki de. Mutlu olmam gerekmez miydi? Olunmuyormuş, yine çocuk yaşta öğrendim. Şimdi ara sıra ansızın o yükleri yine sırtlanıyorum. En çok da yalnızlığımda vuruyor. Azıcık yüzüm düşse yığınla hüzün kapıyı çalıyor gelme istemiyorum diyemiyorum. O gücü kendimde hiçbir zaman bulamadım. Yıllar geçiyor yaş aldıkça artıyor , asla azalmıyor. 

gecelerzehiroldu

"Yağmur yetmiyor, bir de akşam" dedi, soluğuyla avcuma kırmızı boncuklar bırakarak. Ebruli bir gülüşle baktım yüzüne. "Sevmek korkulu rüya" diyordu ses. Peki -dedim- keder saatlerine ne dersin. Gözlerinin, yeşille mavi arasında titreyen menevişine bir sessizlik oturdu. Eline uzandım. Parmaklarının ucunda bir mahcup karınca, gamzelerinde bir kırmızı zaman, göğsünden havalanmış iki yavru serçe, canımdan uzayan kapısız penceresiz bir yol... "Anlamıyorum -dedi- acı nasıl güzel oluyor böyle, nasıl haz veriyor insana."

gecelerzehiroldu

Bak bir rastlantı değilsin sen şu garip yaşamımın ulaşmak zorunda olduğu noktasın 
          artık noktaydın mı demeli? Biliyorum ki bütünüyle sana yönelmişti yaşamım; belki gerçekleştirebilirlik derecesinden hep kuşkulanarak, ama bütünlüğünden bütün olması gerektiğinden emin olarak kendi bütünlüğümü ortaya koyarak; senden de kendi bütünlüğünü isteyerek...

gecelerzehiroldu

Yıkık dökük evler, insanın ruhu misali. Yaşım aldıkça çoğu betimlemenin insanda bulduğu karşılığını gördüm. Eskiyoruz yıkılıyoruz her geçen gün. İçimizde sayısız depremler oluyor, her yıkımın bir sonucu olarak da içimiz en sonunda harabeye dönüşüyor. İstemesek de sayısız acılar çeksek de bu böyle. Ehline gelmediğimiz her insan o yıkıntının içinde bizimle kayboluyor..