Beni bırakıp gittiğin o gece tüm perdelerimi kapattım. Sanki sen varmışsın, yanımdaymışsın gibi uzandım yatağa gidişine aldırmadan.
Bekledim öylece belki gelirsin diye. Ne sen geldin nede ben seni beklemekten vazgeçtim. İmkansız dedin aldırmadım.
Sevmek mi imkansızdı?
Öyleyse yüreğimden damlayan bu kanın sebebi ne?
Her sabah uyandığımda aklıma gelişlerin, adını duyduğumda yüreğimde ki yangının sebebi ne?
Her gece başımı seninle yastığa koyup, her gece sensizliğe uyanmak ve gecenin karanlığının üzerimde bıraktığı acı neden?
Ne nedenlerime bir cevap bulabiliyorum ne sensizliğe bir çare..
Günden güne savrulup yitiyorum sadece.. sözlerin geçiyor yüreğimden, elimi göğsüme koyuyorum sanki seni hissedebilirmişim gibi.. Hissediyorum dA aslında hep oradasın, başlattığın yangının acısı çöküyor yüreğime..
Söküp atabilsem bu acıyı, dağıtıp etrafa saçsam, parçaları toz bulutuna karışıp yok olsa, yine toplar koyardım yüreğimin tam ortasına..
Aşk bir vazgeçip değildir.
Aşk sevilmediğini bile bile yanmaktır aslında, sonu olmayan bir yangın.
Bitmeyen tükenmeyen kelimelerin anlamını yitirdiği bir yangın.
Sen ise bu ateşi benim yüreğime bırakıp öyle hızlı uzaklaştın ki bir kıvılcımı bile sana deymedi..
Zamanı geriye alabilsem, gideceğini bile bile yinede severdim seni.. Kısa da olsa yüreğime dokunduğun o anları yaşamak için tekrar ve tekrar yanmaya razıyım..