..sen bilmiyorsun ama ben bunlarla yaşadım. sen bilmiyorsun ama ben senin kirpiklerinin dizilişini, gözlerini kırpışını, bakışını, gözlerini devirişini, hep kıpkırmızı dudaklarını ezbere biliyorum. sen bilmiyorsun ama ben senin ellerini biliyorum, hep sol eline taktığın saatin bileğine bol geldiğini ve saati görmek için bileğini nasıl sağa sola salladığını biliyorum. sen bilmiyorsun ama ben senin kalem tutuşunu, telefon tutuşunu, bir şeylere tahammülün yokmuş gibi ellerindekini fırlatışını ezbere biliyorum. sen bilmiyorsun ama ben senin ayakta dururken birden sağ ayağını ileriye uzattığını ezbere biliyorum. sen bilmiyorsun ama ben senin elini yanağına nasıl koyduğunu bile, ezbere biliyorum.
sen bilmiyorsun ama ben senden sonra ağır aksak bile ilerleyemedim. ayakta olmak, ayağa kalkmak, iyileşmek değilmiş, seni silmek kalbimi ellerimde parçalamak gibi hissettirdi. bin kere düşündüğüm şeyi bir kere düşündün mü, bin kere aynı düzlükte düştüğüm şeye bir kez olsun tökezledin mi. bir kere olsun, var sandığım merhametin bende hiç devreye girmedi mi. yanlış anlama iyi ki böyle olmuş, sanmadığım bir adam oluşun beni kahretse de, iyi ki olduğunu sandığım bir adam olmamışsın. ama yine de çektiğim cefanın virgülüne değseydin. keşke sen ben de kapanmayacak yaralar açmış ve böyle de rahat hayatına devam etmiş olmasaydın. keşke sen biraz merhametli olsaydın. keşke sen bizi biraz aşk olarak bıraksaydın.