meftunungozyasi
özlendin.
meftunungozyasi
görmemeni belki de umarak yazıyorum bunu ve görürsen de sileceğin ihtimali çok yüksek geliyor.
•
Reply
@grayinportresi
0
Works
0
Reading Lists
1.3K
Followers
-
sabah ve akşam iki kere geldi. her seferinde farklı çiçekler vardı elinde. beni güldürmeye çalışırdı, ben gülmemeye. hastaneden eve geldim, o da gelmeye devam etti. peşimi bırakmaya niyeti yoktu. her şeyimi öğrenmişti. doktor olduğumu, gönüllü işlerde çalıştığımı, babamın kim olduğunu. kibarca hayatıma yeni birinin girmesinin ne kadar imkansız olduğunu anlatıyordum, o da kibarca bunu kabul etmiyordu. bir iki ay hep gelip gitti, sonra bir gün beni bir yere götürdü, yumuşak karnımı öğrenmişti. bir sürü köyde çocuklar için sağlık taramaları yaptırıyor, bazılarına sağlık ocağı açıyorlardı. ailesi çok zengindi. bu köylerdeki çocuklarla ilgilenmemi istedi. ne yalan söyleyeyim, hoşuma gitmişti. poyraz öldükten on dört ay, altı gün, yirmi iki dakika ve kırk üç saniye sonra ilk defa gülümsedim. çınar'la tanıştıktan birkaç ay sonra hayata dönmüştüm ya da dönmüş numarasını iyi yapıyordum. çınar'ın arkadaşlığı bana iyi gelmişti, geleceğe dair bir şeyler konuşmak iyi gelmişti. ama bazen, hiç olmadık bir yerde, hiç olmadık bir sebepten poyraz geliyordu aklıma. bana iyi gelen her şey büyük bir vicdan azabına dönüşüyordu. mutlu olmayı hak etmiyordum. ben sadece acı çekmeliydim. sonra daha acayip bir şey oldu, çınar bana evlenme teklif etti. tabi ki kabul etmedim ama o vazgeçmedi. ne olursa olsun vazgeçmeyecekti. sanırım bana aşık olmaktan ziyade sahip çıkmak istiyordu ama aşık da olmuştu. ben de onunla vakit geçirmekten hoşlanıyordum ama o kadar. vazgeçmeyecekti. etrafımdaki insanlar bana sürekli hayatın devam ettiğini söylüyorlardı. haklıydılar, poyraz'ı asla unutamayacaktım ama hayat devam ediyordu. madem o gece ölmedim, hayatta kaldım, bu bir işaret olmalıydı. hayatıma devam etmem gerektiğini o zaman anladım. poyraz'ın ölümünü atlatmamın tek bir yolu vardı, başka birini sevmeye çalışmak. poyraz'ın ayşegül'ünü öldürmek zorunda kaldım. işte sırf bu yüzden yirmi ay, dokuz gün, altı saat ve otuz sekiz dakika sonra çınar'ın evlilik teklifini kabul ettim. artık ikinci ayşegül'düm."
"biliyorum, kızıyorsunuz bana şu an, kızmayın. iki yıl önce onu kaybettim. siz benim ne çektiğimi bilmiyorsunuz. bilseniz de asla anlayamazsınız. keşke o kefeni hiç açmasaydım; belki öldüğüne ikna olmaz, içimde hep bir umut taşırdım. bir gün gelecek derdim, beklerdim, yaşamak için bir nedenim olurdu. sonra anladım, toprağa giren poyraz ama ölen bendim. günler geçiyordu, aylar geçiyordu, mevsimler geçiyordu ama içimdeki acı geçmiyordu. geçmediği gibi katlanarak artıyordu. ne zaman sokağa çıksam onunla gittiğimiz yerlere gittim. hepsinde hıçkırarak ağladım. etraftan insanlar koştu yetişti, neyin var dediler. sevgilim öldü dedim; durdular, baktılar, sonra beraber ağladık. tutunamayanlar'ı on üç kez, tehlikeli oyunları sekiz kez okudum, oyunlarla yaşayanlar'ı zaten altıncı kez okuyuşumda ezberlemiştim. iki kere psikiyatriste götürdüler, bir hafta hastaneye yatırdılar. ama bir gece kaçtım, poyraz'ın mezarında ağlarken suçüstü yakalandım. bu kız delirdi galiba dediler, delirseydim her şey çok daha kolay olacaktı. ama o kadar çok acı çekiyordum ki deliremedim. şimdi kendinizi benim yerime koyun. çok sevmişsiniz, çok aşıksınız ama adam aniden ölüyor. damarlarınızda sanki kan değil zehir dolaşıyor. her nefesinizde ciğerinize bir bıçak sokup deşiyorlar. bu kadar acıya dayanabilir misiniz, dayanamazsınız. ben de dayanamadım. poyraz'ın ölümünden tam on bir ay, sekiz gün, üç saat, otuz dokuz saniye sonra bu dünyadan kendi rızamla gitmeye, bu acıya bir son vermeye karar verdim; Allah yardımcım olsun... beyin ölümüm gerçekleşmediğinden, teknik olarak yaşıyor olmakla suçlandım. hayatımı kurtaran bu adamın adı çınar. ne kadar büyük bir yanlış yaptığını henüz ikimiz de bilmiyoruz. hayatıma, hayatımı kurtararak giren bu adamın hayatımdan kolay kolay çıkmaya niyeti yoktu. hastanede yattığım altı gün boyunca
özlendin.
görmemeni belki de umarak yazıyorum bunu ve görürsen de sileceğin ihtimali çok yüksek geliyor.
-
sabah ve akşam iki kere geldi. her seferinde farklı çiçekler vardı elinde. beni güldürmeye çalışırdı, ben gülmemeye. hastaneden eve geldim, o da gelmeye devam etti. peşimi bırakmaya niyeti yoktu. her şeyimi öğrenmişti. doktor olduğumu, gönüllü işlerde çalıştığımı, babamın kim olduğunu. kibarca hayatıma yeni birinin girmesinin ne kadar imkansız olduğunu anlatıyordum, o da kibarca bunu kabul etmiyordu. bir iki ay hep gelip gitti, sonra bir gün beni bir yere götürdü, yumuşak karnımı öğrenmişti. bir sürü köyde çocuklar için sağlık taramaları yaptırıyor, bazılarına sağlık ocağı açıyorlardı. ailesi çok zengindi. bu köylerdeki çocuklarla ilgilenmemi istedi. ne yalan söyleyeyim, hoşuma gitmişti. poyraz öldükten on dört ay, altı gün, yirmi iki dakika ve kırk üç saniye sonra ilk defa gülümsedim. çınar'la tanıştıktan birkaç ay sonra hayata dönmüştüm ya da dönmüş numarasını iyi yapıyordum. çınar'ın arkadaşlığı bana iyi gelmişti, geleceğe dair bir şeyler konuşmak iyi gelmişti. ama bazen, hiç olmadık bir yerde, hiç olmadık bir sebepten poyraz geliyordu aklıma. bana iyi gelen her şey büyük bir vicdan azabına dönüşüyordu. mutlu olmayı hak etmiyordum. ben sadece acı çekmeliydim. sonra daha acayip bir şey oldu, çınar bana evlenme teklif etti. tabi ki kabul etmedim ama o vazgeçmedi. ne olursa olsun vazgeçmeyecekti. sanırım bana aşık olmaktan ziyade sahip çıkmak istiyordu ama aşık da olmuştu. ben de onunla vakit geçirmekten hoşlanıyordum ama o kadar. vazgeçmeyecekti. etrafımdaki insanlar bana sürekli hayatın devam ettiğini söylüyorlardı. haklıydılar, poyraz'ı asla unutamayacaktım ama hayat devam ediyordu. madem o gece ölmedim, hayatta kaldım, bu bir işaret olmalıydı. hayatıma devam etmem gerektiğini o zaman anladım. poyraz'ın ölümünü atlatmamın tek bir yolu vardı, başka birini sevmeye çalışmak. poyraz'ın ayşegül'ünü öldürmek zorunda kaldım. işte sırf bu yüzden yirmi ay, dokuz gün, altı saat ve otuz sekiz dakika sonra çınar'ın evlilik teklifini kabul ettim. artık ikinci ayşegül'düm."
"biliyorum, kızıyorsunuz bana şu an, kızmayın. iki yıl önce onu kaybettim. siz benim ne çektiğimi bilmiyorsunuz. bilseniz de asla anlayamazsınız. keşke o kefeni hiç açmasaydım; belki öldüğüne ikna olmaz, içimde hep bir umut taşırdım. bir gün gelecek derdim, beklerdim, yaşamak için bir nedenim olurdu. sonra anladım, toprağa giren poyraz ama ölen bendim. günler geçiyordu, aylar geçiyordu, mevsimler geçiyordu ama içimdeki acı geçmiyordu. geçmediği gibi katlanarak artıyordu. ne zaman sokağa çıksam onunla gittiğimiz yerlere gittim. hepsinde hıçkırarak ağladım. etraftan insanlar koştu yetişti, neyin var dediler. sevgilim öldü dedim; durdular, baktılar, sonra beraber ağladık. tutunamayanlar'ı on üç kez, tehlikeli oyunları sekiz kez okudum, oyunlarla yaşayanlar'ı zaten altıncı kez okuyuşumda ezberlemiştim. iki kere psikiyatriste götürdüler, bir hafta hastaneye yatırdılar. ama bir gece kaçtım, poyraz'ın mezarında ağlarken suçüstü yakalandım. bu kız delirdi galiba dediler, delirseydim her şey çok daha kolay olacaktı. ama o kadar çok acı çekiyordum ki deliremedim. şimdi kendinizi benim yerime koyun. çok sevmişsiniz, çok aşıksınız ama adam aniden ölüyor. damarlarınızda sanki kan değil zehir dolaşıyor. her nefesinizde ciğerinize bir bıçak sokup deşiyorlar. bu kadar acıya dayanabilir misiniz, dayanamazsınız. ben de dayanamadım. poyraz'ın ölümünden tam on bir ay, sekiz gün, üç saat, otuz dokuz saniye sonra bu dünyadan kendi rızamla gitmeye, bu acıya bir son vermeye karar verdim; Allah yardımcım olsun... beyin ölümüm gerçekleşmediğinden, teknik olarak yaşıyor olmakla suçlandım. hayatımı kurtaran bu adamın adı çınar. ne kadar büyük bir yanlış yaptığını henüz ikimiz de bilmiyoruz. hayatıma, hayatımı kurtararak giren bu adamın hayatımdan kolay kolay çıkmaya niyeti yoktu. hastanede yattığım altı gün boyunca
"bugün ayrı olduğumuz doksan yedinci gün. bir insanın günde yirmi üç bin kez nefes aldığını düşünürsek, senden ayrı iki milyon küsür kez nefes almışım. aldığım nefesler kalbime batıyor Ayşegül, anlamıyorsun. yokluğunda aşık olan yerlerim acıyor."
özlemek geçen her şarkıda kokunu ararım
Kafamda binbir desen
Both you and this user will be prevented from:
Note:
You will still be able to view each other's stories.
Select Reason:
Duration: 2 days
Reason: