ne zaman birisi bana sarılsa aklıma sen geliyorsun. ne zaman birisi elimi tutsa aklıma sen geliyorsun. bugün duyduklarımın birini bile söyleselerdi o gün sana, bugün burada olurdun. ben değil sen devam ederdin. her şeyin bir zamanı var kırmızı. bazen insanlar çok geç kalıyorlar. özürler için. affedişler için. sevmek için. anlatmak için, sormak için. anlamak için. son bir sarılma için. kurtarılmaya ihtiyacı olan bir eli tutabilmek için. iş işten geçtikten sonra da bir anlamı olmuyor zaten. söyle bakalım, toprağına gömsem yüzümü hisseder misin, yoksa bunu zamanında sana yapmamı mı isterdin? kırmızı. böyle duygusal durduğuma bakma. sen benim hiçbir şeyim değilsin. biliyorum. evet, benim bir şeyim olmaman benim için bir şey ifade edemeyeceğin anlamına gelmiyor. ama biz birbirimizin hayatlarından çok uzaktayız. biz istesek de dokunamayız. bizim hayatlarımız hiçbir dünyada kesişmez zaten birbirleriyle.
kırmızı, içimdeki acı geçmez. ben saklarım içimde elimden geldiğince. ama sen aklıma geldiğinde tutamayabilirim artık. bu bir rutin olabilir. bu yüzden buna alışmamız lazım. senin beni duymamaya alışman lazım. sadece sana yapılanı yapsan yeter. biraz kulaklarını kapatacaksın, biraz gözlerini. biraz adımlarını benim aksime çevirsen yeter. ben adını bağırsam bile kırmızı, dönüp bakmayacaksın. anlıyor musun beni? böyle olmak zorunda. bunlar boşuna yaşanmadı. ben seni geri dönesin diye itmedim. acı çekesin diye kurtarmadım. biraz beni tanımamayı öğren, bana saygından olsun en azından. ya da yaptığım şeye. kırmızı, biraz hakkını ver. olur mu? bunlar boşa yaşanmamış olsun. dönme ki, boşa ölmemiş ol. boşa ölmemiş olayım. kırmızı, sen iradeye inanırsın. ziyaret olsun diye de olsa dönme. rüyalara bile olsa gelme. kendine güzel bakman lazım. biz bunları boşuna yaşamadık. biraz bugüne bak, benim bu halde olmam boşa değil. bana yardım etmek istiyorsan, iyi ol. yanımda olmak istiyorsan, gelme.
kırmızı, giderken seni de al.