filterkkyu
selam,, juda’dan goruyordum da sorayim dedim juda’dan haberin var mi acaba
@hanajisai
0
Works
7
Reading Lists
34
Followers
“Boğuluyorum, Jimin. Sarsıntılı bir astım krizi geçiriyormuşum gibi, her bir yandan eller boğazıma sarınıyormuş gibi. Kursağıma dizili heveslerimin âhını da tutuyor değilim oysa, boğazıma dizilen acılarımın dikenleri mi bu batan? Çok yorgunum, Jimin. Nasıl anlatacağımı, neyi anlatacağımı bilmiyorum, yalvarırım inan bana, bilmiyorum. Ne bu sinemdeki keder, hangi yaramın sızısı bilmiyorum. Ben daha kendime anlatamıyorum, kendime cevap bulamıyorum. O yüzden sorma, yalvarırım sorma. Benim kendime gücüm yetmiyor artık, sessizliğimde duy beni ne olursun. Beni anlayamazsan sana kızmam, kırılmam; ama şakağımdan öp beni, ne olursun. Beni kıyamadığım o canından bir parçaymışım gibi öp, alnımdan öp, kirpiklerimden öp, kaşlarımdan öp, göz pınarlarımdan öp, yanaklarımdan öp, dudaklarımdan öp; nefesim ol, ne olursun. Etraf çok sessiz ama kafamın içinde çığlıklar birbirine karışıyor, Jimin. Ta ki sesler tizleşip duyulması güç hâle gelene kadar. Şakağımdan öp beni, öp ki geçsin, yalvarırım. Sen öpersen geçer. Sen öpersen dinerim. Sen öpersen kendime gelirim. Öyle öp ki dudaklarının koruyla yansın canım, varlığına ağlayayım. Boğazım atamadığım çığlıklarımla dolu, Jimin. Öyle güçlü sar ki beni, kesilecekse nefesim senin yüzünden olsun. Senin güzel yüzünden olsun. Lütfen sevgilim, lütfen Jimin’im.”
“Seni sustuğun yerden anlarım. Seni duyabilmem için kıymetli kelimelerinin lüzumu yok; ben senin gücün olur, sana hem yağmur hem yağmurdan kaçındığın o çatı olurum. Ben sana kurban olurum.” diye mırıldandı boğuk sesiyle tam da o esna. ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ “Jimin…” Kapalı göz kapaklarımın arasından sızan yaşlar şakaklarımdan boynuma doğru uzun ve ince bir yol alarak süzülürken gırtlağıma dizilen acılarımın, boğazımda düğümlenen ellerin tam üzerinden, her birini silmek istercesine öptü dudakları; acelesiz, tasasız, şefkatle, nazikçe. Akan gözyaşlarımı silmeye yahut durdurmaya yeltenmeden, huzuruna sunmuş olduğum boynumdan yukarı doğru çıkıp önce çeneme ulaştı; minik bir buse orada çiçeklendi, sonra dudaklarım bir kez daha hayat buldu leblerinin boyunduruğu altında.
Sonra, uçurumun kenarına adım adım ilerlemek gibi, biraz daha asıldım dudaklarına. İpek gömleğini kavrayan parmaklarım güzelim tenine muhtaç bir şekilde biraz daha yukarı tırmandı; darağacım olan, inci bir kolyenin ev sahipliği yaptığı boynunu okşayıp ensesindeki kısa saç tutamlarınaysa sıkıca tutundum. Bengi su içmek gibiydi dudakları, öyle ki yudum yudum, kana kana içtiğim her seferde serpildi yüreğime. Zarafetine imrendiğim parmakları yanaklarımı son bir kez okşayıp elleri usulca incecik, narin belimi bulduğunda, bu zamana kadar nasıl ayakta tuttuğumu bilmediğim bedenim dizlerimin bağı çözülmüşçesine yığıldı göğsüne. O ân, dizlerimin hiçbir zaman yeri öpmesine izin vermeyeceğini bildiğim sevgilim, düşmeme müsaade etmeden daha sıkı kavradı beni ve göğüs kafesinden içeri hapsetmek istercesine bastırdı sinesine. Dolgun dudaklarına nazaran biraz daha ince kalan alt dudağımı ağır ağır emip hatırı sayılır bir öpücükle mühürlediği esnada, tüm kontrolümü ve benliğimi yitirmişçesine geriye düşürdüm güçsüz başımı. Islak ve kavruk öpüşlerini bahşettiği dudaklarım aralanmış, kesik ve titrek nefesler soluyorken kadifeleri bu defa alt dudağımın hemen altındaki minik beni buldu, sonra öpüşleriyle usul usul açıkta kalan boynumu ve gerdanımı taçlandırır oldu. O öptükçe yedi renk tomurcuk açtı gerdanım. ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ “Jimin…” göğüs kafesimi şişirerek aldığım tek nefeste tapındığım adını fısıldarken gür, kuzguni saçlarının arasına daha çok sokuldum.
selam,, juda’dan goruyordum da sorayim dedim juda’dan haberin var mi acaba
“Boğuluyorum, Jimin. Sarsıntılı bir astım krizi geçiriyormuşum gibi, her bir yandan eller boğazıma sarınıyormuş gibi. Kursağıma dizili heveslerimin âhını da tutuyor değilim oysa, boğazıma dizilen acılarımın dikenleri mi bu batan? Çok yorgunum, Jimin. Nasıl anlatacağımı, neyi anlatacağımı bilmiyorum, yalvarırım inan bana, bilmiyorum. Ne bu sinemdeki keder, hangi yaramın sızısı bilmiyorum. Ben daha kendime anlatamıyorum, kendime cevap bulamıyorum. O yüzden sorma, yalvarırım sorma. Benim kendime gücüm yetmiyor artık, sessizliğimde duy beni ne olursun. Beni anlayamazsan sana kızmam, kırılmam; ama şakağımdan öp beni, ne olursun. Beni kıyamadığım o canından bir parçaymışım gibi öp, alnımdan öp, kirpiklerimden öp, kaşlarımdan öp, göz pınarlarımdan öp, yanaklarımdan öp, dudaklarımdan öp; nefesim ol, ne olursun. Etraf çok sessiz ama kafamın içinde çığlıklar birbirine karışıyor, Jimin. Ta ki sesler tizleşip duyulması güç hâle gelene kadar. Şakağımdan öp beni, öp ki geçsin, yalvarırım. Sen öpersen geçer. Sen öpersen dinerim. Sen öpersen kendime gelirim. Öyle öp ki dudaklarının koruyla yansın canım, varlığına ağlayayım. Boğazım atamadığım çığlıklarımla dolu, Jimin. Öyle güçlü sar ki beni, kesilecekse nefesim senin yüzünden olsun. Senin güzel yüzünden olsun. Lütfen sevgilim, lütfen Jimin’im.”
“Seni sustuğun yerden anlarım. Seni duyabilmem için kıymetli kelimelerinin lüzumu yok; ben senin gücün olur, sana hem yağmur hem yağmurdan kaçındığın o çatı olurum. Ben sana kurban olurum.” diye mırıldandı boğuk sesiyle tam da o esna. ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ “Jimin…” Kapalı göz kapaklarımın arasından sızan yaşlar şakaklarımdan boynuma doğru uzun ve ince bir yol alarak süzülürken gırtlağıma dizilen acılarımın, boğazımda düğümlenen ellerin tam üzerinden, her birini silmek istercesine öptü dudakları; acelesiz, tasasız, şefkatle, nazikçe. Akan gözyaşlarımı silmeye yahut durdurmaya yeltenmeden, huzuruna sunmuş olduğum boynumdan yukarı doğru çıkıp önce çeneme ulaştı; minik bir buse orada çiçeklendi, sonra dudaklarım bir kez daha hayat buldu leblerinin boyunduruğu altında.
Sonra, uçurumun kenarına adım adım ilerlemek gibi, biraz daha asıldım dudaklarına. İpek gömleğini kavrayan parmaklarım güzelim tenine muhtaç bir şekilde biraz daha yukarı tırmandı; darağacım olan, inci bir kolyenin ev sahipliği yaptığı boynunu okşayıp ensesindeki kısa saç tutamlarınaysa sıkıca tutundum. Bengi su içmek gibiydi dudakları, öyle ki yudum yudum, kana kana içtiğim her seferde serpildi yüreğime. Zarafetine imrendiğim parmakları yanaklarımı son bir kez okşayıp elleri usulca incecik, narin belimi bulduğunda, bu zamana kadar nasıl ayakta tuttuğumu bilmediğim bedenim dizlerimin bağı çözülmüşçesine yığıldı göğsüne. O ân, dizlerimin hiçbir zaman yeri öpmesine izin vermeyeceğini bildiğim sevgilim, düşmeme müsaade etmeden daha sıkı kavradı beni ve göğüs kafesinden içeri hapsetmek istercesine bastırdı sinesine. Dolgun dudaklarına nazaran biraz daha ince kalan alt dudağımı ağır ağır emip hatırı sayılır bir öpücükle mühürlediği esnada, tüm kontrolümü ve benliğimi yitirmişçesine geriye düşürdüm güçsüz başımı. Islak ve kavruk öpüşlerini bahşettiği dudaklarım aralanmış, kesik ve titrek nefesler soluyorken kadifeleri bu defa alt dudağımın hemen altındaki minik beni buldu, sonra öpüşleriyle usul usul açıkta kalan boynumu ve gerdanımı taçlandırır oldu. O öptükçe yedi renk tomurcuk açtı gerdanım. ⠀⠀⠀⠀⠀⠀ “Jimin…” göğüs kafesimi şişirerek aldığım tek nefeste tapındığım adını fısıldarken gür, kuzguni saçlarının arasına daha çok sokuldum.
"Bakma öyle... Titriyorum ben. Hem boyun eğesim hem başkaldırasım geliyor sana. Öpesim geliyor seni, adımı unutacak oluyorum."
24.
03.03
Çocukluğuna veriyorum.
Missed you.
Rarissime.
Je serai toujours là pour toi.
Я устала задыхаться под тяжестью своих чувств.
Both you and this user will be prevented from:
Note:
You will still be able to view each other's stories.
Select Reason:
Duration: 2 days
Reason: