Ben papatyaları çok severim.
Herkes bir papatya olarak doğdu, ama herkes papatyanın saf, temiz beyaz yapraklarını teker teker renklere boyadılar. Sonra o yaprakları soldurup öldürdüler.
Kalp kırdılar, bir yaprak düştü papatyanın boyanmamış yerlerinden.
Sıkı sarılırım sana, hep yanında olurum dediler o yapraklar tekrar hayat buldu. Tekrar hayat bulup açtı.
Sonra yapamam dedi ve temiz yaprakların üzerine gözyaşları doldurdu.
O gözyaşları o çiçeğin açmasını sağlamadı. Sadece soldurdu. O güneşiydi ve o güneşsiz çiçeklerini açtıramazdı.
O gitti o güneş bir daha açmadı hiçbir sabaha. Papatya üzüldü. Yaprakları tek tek siyaha boyandı. Tek bir yaprak beyaz kaldı.
O bir papatyaydı. Ne zararı dokunabilirdi ki ona. Ne batacak bir dikeni vardı ne de boyanmış tek yaprağı. O boyanmamış tek yaprak onun kalbinin katili olmuştu. O beyaz yaprak kan kırmızısına boyandı.
Ağladı ve o boyanmış yapraklar tekrar beyaz oldu. Sadece o kırmızı yaprak kaldı geriye. Yine ve yine hayatında yer edinmeye devam ediyordu arsızca orda... Oralarda bir yerde.
- JoinedAugust 26, 2018
Sign up to join the largest storytelling community
or