hemrah_

1,5 sayfalık bir kısa hikâye yazarken, düz mantıkla sadece telefon görüşmelerinde adı geçen bir karakter için zihnim Banu da Banu, dedi. Değiştirmek istedim. Nefret ettiğim yok tabii ki fakat, sevdiğim bir isim değil. Olmadı. Düşündüm, isim düşündüm; hiçbiri kabul görmedi.
          	
          	Karakterlerin de ruhu olduğunun, yazan bir insan olarak bilincindeydim zira birçok kez, kurgusal olarak şaştığım oldu; ama isim konusunda, ilk kez böyle bir şey yaşadım. 
          	
          	Niye buraya yazıyorum/yazdım? 
          	
          	Öylesine. 
          	
          	Öyle işte... 

hemrah_

1,5 sayfalık bir kısa hikâye yazarken, düz mantıkla sadece telefon görüşmelerinde adı geçen bir karakter için zihnim Banu da Banu, dedi. Değiştirmek istedim. Nefret ettiğim yok tabii ki fakat, sevdiğim bir isim değil. Olmadı. Düşündüm, isim düşündüm; hiçbiri kabul görmedi.
          
          Karakterlerin de ruhu olduğunun, yazan bir insan olarak bilincindeydim zira birçok kez, kurgusal olarak şaştığım oldu; ama isim konusunda, ilk kez böyle bir şey yaşadım. 
          
          Niye buraya yazıyorum/yazdım? 
          
          Öylesine. 
          
          Öyle işte... 

hemrah_

"... Yazma nedir diye baktığınız zaman, yazma insanın beyninin kendine yönelttiği hırslı bir dikkatten doğuyor. Yani beyin kendine yönelik bir dikkatle yoğunlaşıyor. Zaten edebiyat ancak çileli dönemde bireyin kişiliğinin oluşması sırasında kendine ait bir direnmeye dönüşüyor. "

hemrah_

Kelimeler, şafak sayıyor dımağımda. 
          
          Parmak uçlarım, kelâmların aitliğini mühürlemek amacıyla sızlıyor.
          
          Zaman, ah zaman! 

hemrah_

@ Mutebessime  ♥
Reply

mutebessime

@ masuvies  kelâmların aitliğini mühürlemek...♥
            Kalem ve kağıt hasretine dayanamadı demekki, kim bilir :) 
            Zaman denen mefhum.. Bir bilinmezlik içinde kimsesiz ve yorgun...
Reply