mezarlığa gittim yine, nur yüzlümü görmeye. gittim, giderken 60'larına yeni basmış bi' amca gördüm. mezarın başında dua ediyor sandım önce, yaklaştıkça sesini duydum.
"Tartıştık hanım, tartıştık. sen celallendin gittin evden. aradım saatlerce. gel dedim. küslüğün 3 günü günahtır, gel barışalım dedim. bugün 4. gün. gel, günahımız büyümesin. barışalım. lütfen gel."
içim sızladı. nur yüzlümün mezarına baktım önce, sonra içli içli ağlayan yaşlı adama. cânıma getirdiğim çiçeklerle adamın yanına yürüdüm. omzuma dokundum önce, irkildi. hafifçe yerinde sıçradı. gözleri kıpkırmızı olmuştu ağlamaktan, beyaz teni kızarmıştı. tebessüm ettim, elimdeki çiçekleri ona uzattım.
"eşinizin size en başından beri küs kalmadığına eminim, ancak içiniz rahat olsun. konuşun bolca. alın gönlünü biraz."
yaşlı adamın gözleri biraz daha doldu, benim gibi tebessüm edip teşekkür etti. daha fazla huzursuz etmeden ayrıldım, elim boş bir şekilde nur yüzlümün mezarına gittim. beni görürdü, bana alınmazdı. benim yerimde olsa, o da bunu yapardı. ilk kez boş geldiğim için içimin rahat olmayacağını düşünmüştüm. düşündüğüm gibi olmadı, içim her zamankinden daha rahattı.