huviyetimechul

bazısı oyundan sonra kumara koşar, bazısı da bir fahişenin koynunda çılgın bir gecenin peşinde
          	
          	neden eziyet edersiniz, siz zavallı çılgınlar böyle bir niyet için şirin ilham perilerine

huviyetimechul

bazısı oyundan sonra kumara koşar, bazısı da bir fahişenin koynunda çılgın bir gecenin peşinde
          
          neden eziyet edersiniz, siz zavallı çılgınlar böyle bir niyet için şirin ilham perilerine

huviyetimechul

     
                    büyük adamlar anlaşılmak ister.
              izinden vefayla, okuyarak ve anlayarak...
          
          

huviyetimechul

atatürk yazı devrimini gerçekleştirmişti.
            yaşlı, genç, kadın, erkek tüm yurttaşlar yeni harfleri öğrenmek için gece gündüz kurslara gidiyorlardı.
            
            devrimi izleyen iki yıl içinde bir buçuk milyon vatandaş okur yazar olmuştu.
            yazı devriminin en dikkate değer yanı, atatürk'ün bu devrimin yerleşmesinde en ufak bir ihmali bile kabul etmemiş olmasıdır.
            
            örneğin bazı kimseler kendisine:
            -paşam, ilkokulların ilk sınıflarından itibaren yeni harflerle öğretime başlayalım.
            o kuşakla birlikte ortaokulu, liseyi ve üniversiteyi izletelim, diyorlardı.
            
            atatürk bu görüş ve düşüncelerin hiçbirisine yanaşmadı.
            -devrim ya bir anda olur, ya da hiç olmaz, dedi.
            
Reply

huviyetimechul

   
                                   ءfikrimin ince gülüء
           

huviyetimechul

"sene 1938, 10 kasım... istanbul üniversitesi’nde saat 9’u 5 geçenin meşum haberi duyulmuş... bir alman profesör var, hukuk fakültesi’nde, o da duymuş, şaşırmış. derse girsin mi, girmesin mi, bir türlü karar veremiyor. o sırada aklına rektöre müracaat etmek geliyor. kalkıyor, yanına gidiyor. aralarında şu konuşma geçiyor:
            'efendim, mütereddidim. acaba ne yapsam?'
            rektör ise şöyle yanıt veriyor: 'sizde büyük bir adam ölümce ne yaparlarsa, onu yapın." işte o zaman alman profesör kollarını iki yana sarkıtarak diyor ki:
            'bizde bu kadar büyük bir adam ölmedi ki...' "
Reply

huviyetimechul

mutsuz insanların mustarip ifadeleri; yüz çizgilerinin, kendinden geçmiş bir devrimciler topluluğunun intikam haykırışlarından daha yüksek olan sessiz kederi; bütün parasını almış olan birinin evine giderken duyduğu sevinç; birden kazancının yarısını alamayacağını öğrenen bir başkasının hıçkırıkları; dikbaşlı biri, tıpkı ezilmek üzere bir solucan gibi kafasını diktiği zaman elindeki sopayı sallayan işçi başının hırıltılı sesi; yaptığı hesapta bir kuruş bile yanılmamak için herkesin susmasını isteyen memurun küfürleri; bu manzaradan büyük bir zevk alan hayvan görünüşlü ve sadık veznedarın sırıtmaları, nihayet bu manzaranın sebebi olan bir iğrenç madenin çıkardığı ses, para şıkırtıları...

huviyetimechul

hayalimdeki günleri bile böyle küçük hesaplarla geçirdim işte albayım. aklımın içini örümcek ağları sardı; kafamın sandalyelerinde elbiseler, gömlekler, çoraplar birikmeğe başladı; kurduğum hayaller, bir bekâr odasının dağınıklığına boğuldu. düşüncemin duvarlarına resimler asmak istediğim halde bir türlü olmadı. belirli noktalara biriken eşya, odanın çıplaklığını daha çok ortaya çıkardı.