İçim dışım bir ceset kokusuyla, çürümüş et kokusuyla dolmuştu. Sanki bende eskiden beri, hep vardı bu koku, sanki ben ömrüm boyunca bir kara tabutta uyuyordum hep, ve yüzünü göremediğim kambur bir ihtiyar, hayalet gölgeler, sisler içinde beni gezmeye çıkarmıştı.