baş etmeye çalışıyorum.
her düşündüğümde göğsüme giren acıyla, telefonumdaki birlikte kameraya güldüğümüz, her şeyin mükemmel olduğu ve tek ihtiyacımın yanımda olman olduğu günlerden kalan fotoğraflarla, gecelerce rüyalarımı, kabuslarımı fethedip hiçbir uzvumu kullanılamayacak haline getiren seni bir kez olsun yeniden hissedebilmek için yeniden uyumaya çalışmalarımla, başımın boynunda, ellerimin belinde olduğu dokunuşların gün geçtikçe silinmeleriyle, kalbimin üzerine kulağını koyup dinlediğinde yaşadığım çarpıntıyla baş etmeye çalışıyorum. unutamıyorum. yanımdayken verdiğin güvenin kaybolmasına, boşluğun verdiği hisse katlanamıyorum. doğayla da birlikte olduk tanrılarla da. sırtımızı yasladığımız yer birbirimiz değil, sonsuz bir gökyüzüydü. hâlâ arıyor musun beni? içimden kopan acıların çığırışları aradıkları maddeselliği bulamadıklarından, kimseye değmeden yakıyorlar beni. titrememe ve mumları yanmak yerine sönmeye itmeme sebep olan şey korku, sanıyorum. ruhum kapıldığıyla tehlikeli ve var olan her hücrem dahi senin elini okşama derdinde. fırtına beynimin buna yardımcı lobuna vuruyor sürekli, itina ile zihnimin ihtiyaç saydığına sataşıyor. yazdığın her şiiri üzerine alınması, yazdığı her şiirde seni bulması ruhumun merhametsizliğini göz önüne koyuyor. sıcak nefesinin boynuma yeniden vurmasıyla tüm düşüncelerim bir daha birleşememek suretiyle yeniden dağılıyor, parmaklarım bir daha şiir yazamayacak duruma geliyor, sevgilim. cennet çok da uzakta değil.