Tam uykuya dalacaktım ki kapım tıklatıldı. "Gel."dememle odanın kapısının açılması aynı anda oldu. Uykulu gözlerini bana dikmis bakıyordu. "Bir sorun mu var?" diye sordum kafasını aşağı yukarı salladı, "Uykum var ama uyuyamıyorum. Geçen seferki gibi saçlarımla oynar mısın?" diye çocuk masumluğuyla sordu. Başımı usulca salladım, doğrulup dizlerimi işaret edecektim ki; "Öyle kal, sabaha kadar oturur vaziyette kalırsan her yerin uyuşur" dedi ve bana itiraz etme fırsatı bırakmadan hızla gelip karnıma uzandı. Kolları hızla belime ulaştı ve kendine rahat bir pozisyon bulduktan sonra bir elini elimin üstüne koyup saçlarına götürdü. Bana sadece yumuşacık saçlarıyla oynama işi kalmıştı. Yavaş yavaş sevdim saçlarını. Kaç dakika ya da kaç saat öyle durduk, bilmiyorum ama tam uykuya dalacağı esnada boğuk ve uykulu sesiyle; "Sen benim annemden sonra gördüğüm en güçlü kadınsın, sana her geçen gün daha çok hayran oluyorum ve bunu durduramıyorum." demiş ve beni sabaha kadar uyutmayacak kelimeleri sıraladıktan sonra uykusuna dalmıştı.
Sabaha yakın sevdigim saclarından elimi çekmiş yüzüne dokunmuştum. "İyi uykular, hayran olduğum tek adam." diye fısıldayıp gözlerimi yummuştum