idleima

"Gelmiş geçmiş en iyi günlerdi, gelmiş geçmiş en kötü günlerdi; hem bilgelik çağıydı hem ahmaklık; hem inancın devriydi hem şüpheciliğin; hem Aydınlık hem Karanlık bir mevsimdi; umudun baharı, umutsuzluğun kışıydı; hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu; hepimiz ya doğruca Cennete gidecektik ya da tam tersi istikamete -özetle; şu an içinde bulunduğumuz döneme öyle benzer bir dönemdi ki dönemin, sesi en çok çıkan otoriteleri bu günler hakkında -olumlu anlamda da, olumsuz anlamda da- ancak ve ancak “en” sözcüğü kullanılarak konuşulabileceğini iddia ediyorlardı."

LoriePiare

Duygular zannettiğimiz gibi kalbin değil de beyninin işidir. Kalpse sadece beynin salgılattığı sıvıların kana karışmasını, atış hızının yavaşlamasını veya hızlanmasını sağlar.

LoriePiare

@ idleima  :)
Reply

idleima

"Gelmiş geçmiş en iyi günlerdi, gelmiş geçmiş en kötü günlerdi; hem bilgelik çağıydı hem ahmaklık; hem inancın devriydi hem şüpheciliğin; hem Aydınlık hem Karanlık bir mevsimdi; umudun baharı, umutsuzluğun kışıydı; hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu; hepimiz ya doğruca Cennete gidecektik ya da tam tersi istikamete -özetle; şu an içinde bulunduğumuz döneme öyle benzer bir dönemdi ki dönemin, sesi en çok çıkan otoriteleri bu günler hakkında -olumlu anlamda da, olumsuz anlamda da- ancak ve ancak “en” sözcüğü kullanılarak konuşulabileceğini iddia ediyorlardı."

idleima

"Artık yaşamak gerektiğinin baskısını duydum içimde. Yaşanacak hayatımı yaşamalıydım. Baştan aşağı maskaralıktan başka bir sey olmasa da, gerçek hayatımla hiç ilgisi bulunmasa da, artık başlamanın ve çaresiz ayaklarımı harekete geçirmenin zamanı gelmişti benim için."

idleima

"Bir daha asla burada olmayacağım.Dakikalar geçip giderken ben ileriye gidiyorum.Zamanın akışı benim durduramayacağım bir şey.Seçme hakkım yok.Ben gidiyorum.Bir yolcu arabası durdu, diğeri kalkıyor.Daha tanışacağım insanlar var, bir daha asla görmeyeceğim diğerleri.Sen farkına varmadan giden insanlar var, yalnızca bir yerden bir yere gidenler var.Daha birbirimizle selamlaşırken   şeffaflaşıyorlarmış gibiler.Gözlerimin önünde akan nehirle yaşamaya devam etmeliyim." 

idleima

Hoşumuza giden bir bedenin içine hayalimizdeki ruhu yerleştirir, adına da aşk deriz bu saçmalığın. Sonra gel zaman git zaman, o bedene alıştıkça, içindeki gerçek ruhu görmeğe başlarız. Aşk denilen şeyin masal, aşık olduğumuz kişinin de sanal olduğunu anlarız böylece. O kutsal duygu yerini kin ve öfkeye bırakır. Çünkü hayalimizdeki insan değildir karşımızdaki. Hiçbir zaman da olmamıştır. Öyle olmadığı için acı çekeriz. Nefret ederiz ondan. Bir zamanlar içimizi okşayan bir sözünden, saçının buklesinden, gözündeki hareden nefret eder hale geliriz. Başlangıçta yadırgadığımız, sonra ağaçlara kazıdığımız, sonundaysa tiksinerek andığımız alelade bir isimdir o. Aşkın toplamı budur işte. Acı ve yalan. Onu bizim düşündüğümüzden farklı yarattığı için Tanrı’ dan da nefret ederiz. Her şeyden nefret ederiz. Herkesten.”

idleima

Civan Canova-Ful Yaprakları 
Reply

idleima

her zaman daha iyi şeylerin beklentisiyle yaşıyorsak eğer, aynı zamanda çoğu kez geçmişte kalan şeyler için pişmanlık ve özlem de duyarız. Diğer taraftan içinde bulunduğumuz anı sadece gelip geçici, ömürsüz bir şey olarak görür ve ona sadece hedefimize ulaştıracak bir araç nazarıyla bakarız.
          
          Dolayısıyla çoğu insan, hayatının sonuna gelip de geriye dönüp baktığında bütün ömrü boyunca dikkat etmeksizin yaşadığını görecek ve dikkat etmeksizin ya da tadını çıkarmaksızın bakıp geçtiği bir şeyin hayatın ta kendisi olduğunu bir başka söyleyişle, yaşamayı beklediği (ya da beklentisi içinde yaşadığı) şeyin bizzat kendisi olduğunu görüp şaşıracaktır.