İnsan bir şeyi istediğinde onu hemen yapmaya çalışacak ben bunu anladım. Neredeyse 6-7 yıl önce bir şeyler yazmak isteyen küçük bir kızdım sadece ve yazdım da. Sürekli hevesli hevesli kurgularımı anlattığım arkadaşlarım vardı, bilirsiniz belki. Hatta okuyorsanız onlardan birisi bile olabilirsiniz. Hayal gücümü hep çok iyi kullandım. Herkes bana "Kalemin ne kadar güzel, kesinlikle değerlendir." diyordu ve ben de buna inanıyordum. Yıllar geçti, şartlar değişti ve ben kendime hep bir koşul koydum. "Şu bitsin, şunu da halledelim, şimdi değil kafam rahatlasın öyle yazarım..." Bunların ardı arkası kesilmedi. Bahsettiğim yıllardan çok daha önce ben yaklaşık 11 yaşlarındayken başladım bu hayallere. Yazarım ben, diyordum. Daha önümde çok yıllar var yazarım... Hâlâ da çok yıl var yani umarım ;) Fakat böyle olmadı işte. O hayaller kuran küçük kız gitti, tek bir cümle yazmaya dahi cesareti olmayan, aklına buralar gelince elleri stresten titreyen bir kıza döndüm. Bir aralar benim güvenli limanım olan buralar aynı değildi. Bende değişen neydi bilmiyorum fakat bildiğim bir şey varsa o da zaman gerçekten insanı istemediği yerlere çekebiliyor oluşuydu. Burada edindiğim birkaç arkadaşım vardı. Hatta en yakın olduğum iki arkadaş. Birisi ne yapıyor asla haberim yok. Diğerini hâlâ ama hâlâ çok seviyorum fakat... İşte büyüdük ya... Başka açıklaması illa vardır ama en kısa ve net olarak büyüdük. İnsanların kendi hayatları var. Sorumluluk yükü arttıkça bunu anladım ve artık ne ben birilerine yazıyorum ne de onlar bana ve burada kimse suçlu değil. Ortada suç yok ki! İnsanız hepimiz. İşimiz gücümüz var kocaman insanlar olduk. Bazı şeyler belki değişmedi ama ben değiştim ve istemiyordum bunu. En korktuğum şey kelimelerden cümlelerden kaçmaktı ve yaşadım. Ne zaman gelir, gelir mi bu istek bilemiyorum. Gelsin istiyor muyum onu da bilmiyorum. Aslında insan hiçbir şey bilmiyormuş. Önemli olan da buymuş. İnsan neyi bilmediğini bilmeli. Cevabı da belli insan hiçbir şeyi bilmiyormuş...