Soğan cücüğü. 
Olarak tanımlarım kendimi.

Motosikletleri ve sürücülerini, elmaları, turuncuyu, Cem Adrian'ı, HipHop'ı, Diş ve Ak çocuklarını severim. 

Yine olsa yine yaparım.

Pişman olmadan yaşamak istiyorsanız içinizden geldiği gibi yaşayın. O zaman karşınızdaki "ne yapıyorsun yeğa!?" Dediğinde, gülüp geçmeniz, belki bir motivasyon, belki federallerin karşınızdaki insanı ele geçirişini açığa sunar. 

-Bundan sonrası biyografi kısmının hakkını vermek amacıyla kendimi anlatan paragrafcıklardan oluşmaktadır.-

Bir atın seyrek ve sakin adımları gibi sakin hayatım.
Bir atın dolu dizgin yol alması gibi, sıra dışı hayallerim. 

Benden tek farkı Y kromozomu olan bir abim var. 

9. sınıf sağlık öğrencisiyim, fakat oradan bakınca hiç çocuğa ve ergene benzer bir yanım yok.

Alışmak yerine her seferinde ağlarım.

İnternet üzerinden dostluklar ve sevgili olaylarına oldukça uzağım. Ne yaşıyorsanız göz göze diz dize yaşamak en iyisi. Bir insan gözlerinin içine bakarak gülümsemeyecek de ekrana bakarak mı gülecek? Kandırılıyoruz bence.

Her varlık gibi kendi çapında dertleri olan bir insanım. Bir değirmen gibi öğütüyorum dert buğdaylarımı. Sonra çıkan ürünle dertli ekmeklerimi satışa sunuyorum insanlara. Onlarda bölüp bölüp menemene banıyorlar. -bence melemen olmalıydı-

Beyazların siyahları siyahların beyazları yargıladığı, insanların aynı nakarat aynı kelimeler ve hiçbir anlam taşımayan saçma kafiyelerle Rapimi eleştirmesi,
Kendi dert denizlerini okyanus sanıp bizi göl sanmaları, 
İşlerine gelince gülümsedikleri bu Dünya da ben de Uranüs'e taşınmak istiyorum. Hem orası masmavi. Herkesin dert denizi birleşmiş de onun ayakları üstünde duruyormuşuz gibi.

Deniz analarını, fareleri, köpekleri zürafaları ve hipopotamları seviyorum. Koalaları ve milketleri de.

Bir çeşit hayvan olan insanları, sevemiyorum. Ancak benim kadar beyninin %3 ünü kullanan ve IQ seviyesi yaşıyla aynı oranda olan insanları sevebiliyorum. 







instagram  @ielma_