ifeeldrunk

Büyük sanatçı Ferdi Tayfur vefat etmiş. Işıklar içinde uyusun. Babam eserlerini dinlemeyi çok sever, haberi duyunca yıkıldı.

ifeeldrunk

Gerçekten gerçekleşir miydi yoktan varsaydıklarımız? 
          Zaten her gün bir çelişki içinde değil miyiz?
          Duyuyorum yine o nadir gülüşleri.
          Hep bir ağızdan nidalar atıyorlar.
          Bana sanki bir çamurda yuvarlanan bir domuzu hatırlatıyorlar.
          Gözleri pörtlemiş ve cildi solgun,
          Gerçekten yüzü var mıydı kendini göstermeye?
          Kim bilir hangi evrenin insanları bunlar.
          Benlikleri görmezden gelinmiş bir karga sürüsü süzülüyor pencereme doğru.
          Bir tığ solucanın kavgasını yapıyorlar.
          Değer miydi görmeye?
          Benimle aşık atıyorlar.
          Gözleri bomboş ve anlıyorum ki bu sadece Midas'ın dokunuşuna ulaşmak için.
          Zemin bile tükürürdü eğer biz de bilseydik onların derdini.
          Anlatmadım.
          Çevremi kara tahtaya yazarken elimdeki tebeşirin tozu gibi dökülüyorum. 
          
          
          ...
          belki devamı gelir.

ifeeldrunk

Ne güzel dalga geçtin benimle öyle...
          Gerçekten inanmıştım artık yalnız olmadığıma. 
          Yine ve yeniden bir hayalet oldum. 
          Hepiniz mutlusunuz artık ve her şeyin üstesinden geldiniz *birlikte*. 
          Ben yine köşemde oturup olup bitenleri izliyorum.
          Benim duygularıma saygısızlık edecek kadar ne yaptım size?
          Saatler akıyor, mumlarım öyle hafif eriyor ki...
          Korkuyorum bazen yarına uyanmaktan.
          Yeni bir günün ya da yeni bir yılın ne getireceği hakkında heveslenmek istemiyorum artık.
          Emeklerimin, yaptıklarımın, her şeyin boşa gittiğini hissediyorum.
          Bir şeyler hissedemiyorum artık kesikler olmadan.
          Hayatın sonunu gördüm.
          Tekrar, tekrar, tekrar...
          Bir sahneye, bir fotoğraf karesine sıkışmış hissediyorum.
          Daha da değersizleşemezdi varlığım. 
          Kendimi bile göremiyorum.
          O zamanlara geri dönüyormuşum gibi hissediyorum.
          Bir plastik sandalyede oturuyorum ve her an bir bacağının kırılacağından korkuyorum.
          Çoraplarımın içinde üşüyorum ve onu bile hissedemiyorum.
          
          
          ...
          belki devamı gelir.

ifeeldrunk

Ah be kızım...
          Sen saçlarına bağlı bir kızsın.
          Ördüğün her bir saç telin de sözlerin ö*lüyor.
          Gözlerin, yüzün duvar gibi dünyaya.
          Öfkelisin ama sevgi dolusun.
          Ve henüz bunu dünyaya nasıl paylaşacağını öğrenemedin.
          Seni senden çalarlar diye korkuyorsun.
          Çünkü biliyorsun ki; içindeki çocuk sevgiye ve saygıya aç ve onun kandırılmasını istemiyorsun.
          Kendini savunmasız bırakamıyorsun.
          Çünkü biliyorsun ki; etrafta sadece karnını doyurmak isteyen bir sürü canavar var.
          ...
          Ben ne sanmıştım ki...
          Hayallerim olduğuna, mutlu olduğuma, her şeyin yolunda olduğuna kendimi o kadar çok inandırmışım ki...
          Aslında ne istediğimi hala bilmediğimi farkettim.
          Sadece başkaları gibi hayat istediğimi farkettim.
          Hayallerimi gerçekleştirmek için o kadar fazla gücümün olmadığını farkettim.
          Bir şeyleri unuttum zannettim ama farkettim ki, her şeyi sadece içime gömmeye çalışıyormuşum.
          Şimdi ise bir kazma ve kürekle onları gömmekten çok daha çok toprağın üzerine çıkarıyormuşum.
          Ne kadar aptalım.
          Ben ne sanmıştım ki? 
          Hep bir kenarda durarak kendimi kandırıyormuşum.

ifeeldrunk

Bir çılgınlık yapıp boşlukta çığlık atmak gibiydi sana tutunmak. Belki de biraz tutarsızdım ama kadere de bırakmadım sonsuz soluklarımı. Yüksek bir binadan insanları izlerken yeğlerdim şu karıncalar kadar yorgun olmayı. İlgilendiğim tek şeyin gözlerinin bana ne söylediği olsaydı keşke. Birbirimize karşı şefkatli değiliz ama en azından bizi neyin incittiğini biliyoruz. Ve bence gözlerin daha çok yalancı olmalı aramızdaki tutkuya inanmak için. Kaleme alınmış bir şarkı gibisin. Hislerini bir şekilde dile getiriyorsun. Gizli saklı cümlelerinin kime ait olduğunu biliyorum. Bildiğimi sende biliyorsun. O kadar çok vaktimiz yok ki sevmeye ve görmeye... Kendinden bile nefret ettiriyorsun bazen. Unutmak gibi ve hatırlamak gibi hissettiriyor. Eh zaten bir yerlere doğru yol alıyoruz. Ren geyikleri gibi bir gün oluyor. Selamlıyorsun beni garip bir ses rengi ile. Şaşırtıcı geliyor tabii. Sanki çok uzun zaman geçmişte bana bir mektup yolluyormuşsun gibi. Anne karnındaki bir bebek kadar saf ve savunmasız hissediyorum. Önce beni tutuyorsun ve sonra bırakıyorsun. Küsmek için üçe kadar sayıyoruz ve üçüncü saniyeye gelmeden didişiyoruz. Barışmak için beşe kadar sayıyoruz ya da sadece yerimizde durup birbirimize bakıyoruz. Herhalde bitiyor zamanımız. Aramızda bir tren sesi, son durak, bilet alımları ve paydos.