İnstagramı olmayanlar için 17. Bölüm alıntısını buraya da bırakıyorum ❤️
17'
Ayaz beni kendisine çevirip bedenimi de arabaya yasladığında daha konuşmama izin vermeden, “Bir şeye dahil olmayacaksınız demedim mi ben?” Dedi üzerime doğru yürüyerek, sanki kaçacak bir yerim varmış gibi. Ondan başka bir yerim varmış gibi. “Bir lafı dinlemek bu kadar mı zor?”
Kaşlarımı çatıp kolumu ondan kurtarmaya çalıştım ama buna izin vermeyip hakimiyetini güçlendirdi. “Ne yapmışım yine?” Dedim başımı kaldırarak.
Dişlerini sıkarak, “Niye işime karışıyorsun!” Diye hiddetle konuşsa da sesini yükseltmiyordu, sanki buna özellikle dikkat ediyordu.
“Öfkelendiğinde ne yaptığının farkında olmadığın için olabilir mi acaba!” Kolumu ondan kurtaramasam da ellerimi göğsüne yerleştirip onu ittim ama tabii ki savrulan sadece ben oldum. “İyiliğini düşündüğüm için kızıyor musun bir de bana?”
Beni dengede tutmakta zorlanmadı. Başını hafifçe sağa eğip gözlerini sabır diler gibi yumdu ve tekrar beni kendisine çekti. Burun buruna geldiğimizde buna heyecanlanmamaya çalıştım. “Hem suçlusun hem güçlü.” Dudaklarına düştü bakışlarım. Ardından yeniden ona baktığımda kaşlarını çatmıştı, o da gözlerimle ilgilenmiyordu. Konuşurken dikkati dudaklarımdaydı. “Seni resimleri sil diye getirdim yanımda. İşime çomak sok diye değil.”
Çenemi dikleştirdim ve ona meydan okuyarak, “Suçlu falan değilim.” Dedim dudaklarına yaklaşıp.
Değildim. Tamam, hatalıydım. Ona söylemem gerekirdi ama yine de kendimi suçlu hissetmiyordum. Yanlış bir şey yapmamıştım, ben kendimi ve niyetimi biliyordum. Amacım hiçbir zaman ondan bir şey saklamak olmamıştı.
O da benim gibi başını hafifçe havaya kaldırıp bana üstten bir bakış attı ama sert ifadesini bozmadı. Ona meydan okumuş olmam onu etkilemiş miydi bilmiyordum ama kızmış gibi de görünmüyordu. Onun dediğini yapıyordum.
Başımı eğmiyordum. Hatalı olsam bile bunu yapmıyordum.