İçine kapanıklık , yanlızlık ve asosyallik... Hayatın başından beri yanlış anlaşılmış kelimeler. Hatta bazı insanlar yanlış anlamakla kalmayıp kendilerine göre kabul edilemez olan bu durumu düzeltmek için bazı şeyler yapmaktadır. Aslında tek yapmaları gereken şey saygı duymaktır. İnsanları yapmak istemedikleri birşey için zorlamak yerine anlayış göstermelilerdir.
Şimdi gelelim yanlızlığa;
Yanlızlık tatlı bir uyuşturucu gibidir, tabi ne kadar bağımlı olduğunuza göre değişir.
İlk başta neredeyse bütün insanlar yanlızlığı sevmez. Çünkü hiç tatmamışlardır. Fakat yaptıkları hatalar, yaşadıkları, insanların sözleri ve aşağılamaları kişiyi yalnız kalmaya iter. Yalnızlıktan hoşlanmayan kişi yavaş yavaş alışmaya başlar.
İkinci derecesi budur. Alışmak... Her bir şeye olduğu gibi bu duruma da alışmak. Alışmak, yani bir süre sonra yabancılık hissiyatı vermemek, normal karşılamak... Hayatta iyi veya kötü her şeye istemsizce alışılır.
Alıştıktan bir süre sonra yanlızlığı istemeye başlarsınız, olmasa da olur ama olsa iyi olur gibisinden.
En son durumu ise yalnızlığa bağımlı olmaktır, kendi fikirleri ve duygularıyla baş başa kalma isteğidir. Ama öyledir ki bu isteğin sınırı bulunmaz. Ne kadar karmaşık ve ne kadar derin bir yapınız varsa, sınır buna bağlı olarak uzaklaşır. Söylemek isteyip insanlar eleştirir diye alsa söyleyemediğiniz sözler, yapamadığınız hareketler yalnızken serbesttir ve insan da bu serbestlik hissiyatına bağımlı olur. Bağımlı olduktan sonra uzun bir süre yanlızlığa ulaşamazsanız , insanlar sizi yanlız kalmamaya zorlarsa birden agresifleşizsiniz, enerjiniz gittikçe azalıyormuş da yanlız kalınca yerine gelecekmiş gibi hissedersiniz. Bunu her insan yapmalı fakat özellikle yanlızlığa bağımlı olanlar, kendi iradenizle hareket etmeyi bilin, insanların istekleri üzerine yaşamayı bırakın ve acaba ben ne istiyorum diye düşünün, kendinizi sorgulayın çünkü bu hayat kısa... İnsanların istediklerini yapmaktan kendi istediğimizi yapmaya sıra gelmeyebilir.