Kıyamet gibi bir huzursuzluğun içindeyim. Kulaklarım uğulduyor seslerden. Kaçıp kurtulmak istiyorum. Tek istediğim bu. Başka hiçbir şey istemiyorum.
Milyonlarca soru arasından kendime neden kaçıp kurtulmak istediğimi soruyorum. Pek bir cevap aldığım söylenemez ama ben yine de sormaya devam ediyorum. Nasıl her defasında acı çekeceğimi bilerek aynı hataları yapıyorsam aynı şekilde cevap alamayacağımı bilsem bile inatla bu soruyu sormaya devam ediyorum. Neden?
Herhalde ölüp cehenneme düşsem bundan daha huzurlu olurum diye düşünüyorum bazen. Tabi bir başkasına söylesem bunu o ikisini kıyaslamak " aptallık olur" der bana . Sonuçta cehennemle bizim ev kıyaslanamaz bile. Ne diyorum değil mi ben? Pek bildiğim söylenemez.
Olmak istediğim kişi yüzünden yargılayan bakışlara maruz kalmak çok yorucu. Hele ki en başta aileniz geliyorsa işler bok gibi bir hal alıyor. Ne yaparsanız yapın hiçbir haltta ilerleme kaydedemez, başarılı olup takdir göremezsiniz. Özgüven yoktur çünkü. Yaptığın şeyi en iyi şekilde bile yapsan asla tam emin olamazsın başkalarını memnun eder mi etmez mi diye. Düşünce böyleyken sonuç da başarısızlık kaçınılmaz olur maalesef. Diyecek çok şeyim olsa da yazacak pek bir şeyim yok! Anlatacak çok şeyim olsa da anlatacak kimsem yok maalesef. Kimse deyip bazı insanlara haksızlık etmiş olurum illaki. Ama bunun için de yapabileceğim hiçbir şeyim yok.
Bir şeyleri hep, beğenilme kaygım olduğu için en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Hatta en iyi değil, en iyinin de iyisi. Kusursuz olma hastalığı diye bir şey varsa eğer, kabul ediyorum ben hastayım. İyileşmeye ihtiyacım var. Ama bildiğim bir şey daha varsa kalbimin de iyileşmeye ihtiyacı olduğu.