Hey,
Buraya yazdığım şeyler bakımından içimi dökmek istedim. Şu an İLLEGAL'in kurgusunu tam olarak zihnimde şekillendirir vaziyetteyim. Aklıma çok efsane şeyler geliyor çünkü fantastiğin sınırları, prangaları yoktur. Absürt şeyler absürt değildir. Sizin oluşturduğunuz evren her şeyi belirleyendir.
Ama İSYANKÂR öyle değil.
İsyankâr'ı realist bir şekilde yazmak zorundayım, çünkü yaşadığımız dünya itibariyle geçen bir roman. Artı olarak senaryoda ve kurguda hâlâ kopukluklar var. Bazı karakterler hakkında gerçekleri yazıp birbirlerine bağlasam da, yazmaya devam edecek miyim bilmiyorum. Eğer önümüzdeki ilk yirmi bölümü atlatsam çok güzel şeyler çıkacak, biliyorum, ama o zamana dek bölümleri birtakım şeylerle doldurmam gerekiyor. Bundan dolayı yazıp yazmayacağım hâlâ muamma.
Ama asla silmeyeceğim. Dediğim gibi, yayımdan kaldırsam bile taslaklarda kalır. Bakarsınız hikâyeyle alakalı içime bir ilham doğar ve devam ettiririm. Ayrıca beşinci bölümün yarısı bitti ve 4.000 küsür kelime oldu. Büyük ihtimalle yazmaya devam edeceğim, ama kurguyu tamamen oturtmadığım sürece illa bir yerde hikâye kopacak.
Şu anda tek bölümlük hikâyelere sarmış durumdayım. Devamlılık durumları olmadığı için yazarı sıkmıyor, akılda kalıcılık da sağlıyor. Arka arkaya tek bölümlük hikâyeler yayımlayacağım. Hatta hâli hazırda LOLİTA dışında bir tane daha yazıyorum.
Uzun lafın kısası, yazım durumum bokun içinde. Yine de sorun yok, hiçbiri devam etmese bile ileride bakmaktan keyif alacağım karalamalar olarak kalacaklar. Önemli olan şey, hikâyeleri silmemek. Bir daha öyle bir sazanlık ölsem yapmam.
Her neyse, diyeceklerim bu kadardı. (Sonunda amk)
Bu yazdıklarımı kimsenin okuduğundan bile emin değilim, ama bu da benim umrumda değil. Olsun.
Hoşçakalın dostlar.
Dora.