incilerisevin

hep kırgınım şu sıralar. ne zaman konuşmaya çalışsam kendi içime çekiliyorum. bazı şeyler bazen anlatılmaz derlerdi, inanmazdım. analtmamak lazımmış bazen. ben anlatmaya çalıştım, susturuldum. bir kere susunca konuşası hiç gelmiyormuş insanın, şimdilerde anlıyorum. belli duygulardan uzaklaşıyorum şimdi. önce bir boş vermişlik oluyor, o olmadan da yaparım zannediyorsun, her şeyini ona verdiğini, onu her şeyin yaptığını sonradan anlıyorsun. o olmadan yapamazmışsın mesela, geç anlıyorsun. insan kendisinden çok, emek verdiği her şeyden pişmanlık duyar. çok emek verirsin, yine tutunamazsın ona. gider çünkü. tonlarca ağırlığı koynuma bırakıp gittin ya...duygularımın ağırlığında ezilirsin. meğer insanı insandan uzak tutan, anlatmaya çalıştığı duygularmış. benim kalsın diye çabaladığım herkes gidermiş. önce kelimeleri gidiyor, sonra verdiği his, en son da kalbi. aklı zaten hiç bende değilmiş. boş versene, ben de zaten aptalmışım.

incilerisevin

bir cenaze teletabiye dönüşüyorsun. bir konserin ortasında yalnız kalmak istiyorsun. insanlar burnunum kanadığını veya ağladığını görmesinler diye beş dakika tuvalete kaçabilirsin ama senin sen olduğunu görmesinler diye aynı şeyi yapamıyorsun. bu aynaya bakıp düzeltebileceğim bir şey değil.
Rispondi

incilerisevin

hep kırgınım şu sıralar. ne zaman konuşmaya çalışsam kendi içime çekiliyorum. bazı şeyler bazen anlatılmaz derlerdi, inanmazdım. analtmamak lazımmış bazen. ben anlatmaya çalıştım, susturuldum. bir kere susunca konuşası hiç gelmiyormuş insanın, şimdilerde anlıyorum. belli duygulardan uzaklaşıyorum şimdi. önce bir boş vermişlik oluyor, o olmadan da yaparım zannediyorsun, her şeyini ona verdiğini, onu her şeyin yaptığını sonradan anlıyorsun. o olmadan yapamazmışsın mesela, geç anlıyorsun. insan kendisinden çok, emek verdiği her şeyden pişmanlık duyar. çok emek verirsin, yine tutunamazsın ona. gider çünkü. tonlarca ağırlığı koynuma bırakıp gittin ya...duygularımın ağırlığında ezilirsin. meğer insanı insandan uzak tutan, anlatmaya çalıştığı duygularmış. benim kalsın diye çabaladığım herkes gidermiş. önce kelimeleri gidiyor, sonra verdiği his, en son da kalbi. aklı zaten hiç bende değilmiş. boş versene, ben de zaten aptalmışım.

incilerisevin

bir cenaze teletabiye dönüşüyorsun. bir konserin ortasında yalnız kalmak istiyorsun. insanlar burnunum kanadığını veya ağladığını görmesinler diye beş dakika tuvalete kaçabilirsin ama senin sen olduğunu görmesinler diye aynı şeyi yapamıyorsun. bu aynaya bakıp düzeltebileceğim bir şey değil.
Rispondi

uzaklaragittin

sana kurban olurum.

incilerisevin

sagligimi daha da oktan hale getiriyor harbi surasi
Rispondi

incilerisevin

illaki çiçek hediye edeceksen tohum hediye et. Boş ver! Kopartma canından çiçekleri. Merak edene sorarsın; Elinde ölen bir çiçek mi? Yoksa seninle can bulan bir çiçek mi?

incilerisevin

Sen farkında bile olmazsın. Uğruna ne savaşlar kurulur ne dünyalar yıkılır. Mutluluğuna gizlediğin onca huzur gülüşünle savrulur. Üzüntülerinde güzellikler kararır. Sen farkında bile olmazsın. Senli uyur yarınlar sensizliktir kabuslar. Ama bir öpüşünle doğan gökkuşağıdır. Rüzgar kokunu taşır, o bile çocukça sevinçlere karışır. Sen farkında bile olmazsın.
Rispondi

incilerisevin

yarım kalan bir şeyler var; şiirler, sözler, sevmeler ve daha niceleri. boğazımda yarım kalan bir şeyler var bugün, acı veren. sana anlatmak için çırpındığım gecelerde öldüğüm, anlatamadığım bir şeyler var. yutkunmadan anlatmam gereken bazı şeyler var, her gece anlatmaktan kaçtığım bazı şeyler var bugün. bir enkazın oluşması için bir deprem gerekmez, bir söz insanı dağıtmaya yeterli değil midir. bir söz insanı bir kere yıkar. sen, bir sözle, defalarca, nasıl. hadi şimdi sen de her şeyi terk ettiğin gibi gönlümü de terk et. sana oluşturduğun enkazlardan bahsetmeyeceğim. sana şiirler yazan kadın öldü bugün. şairlerin en garibi öldü.

incilerisevin

o kadar çok bitmiş hissediyorum ki kendimi aynadaki yansımama bakıp duruyorum nasıl bu hâle geldim diye. hep gözlerime bakıyorum hep hep ama hep. içleri gülmüyor uykusuzluğun izleri yorgunluğumun izleri geçmiyor bazen kapanıyorlar. oysa insanın ruhuna işlenen izler bedeninde gözükmese ne ki? bir kere zaten biliyorsun tam nerede, santimi milimi kaç ezberinde. bazen elmacık kemiğimdeki ben’lerime takılıyor gözlerim, eskisi kadar varlıkları rahatsız etmiyor. yorgunum. kafamı nereye koysam gözlerim kapanacak gibi. uyuyacak gibiyim her an, her zaman. bazı günler gözlerim kayıyor uykusuzluktan. bana eziyet edenin de ben olduğumu bilmenin ağırlığı çöküyor sonra üzerime. bu his, bu çaresizlik var ya; insanı mum gibi eritir göğsüne bastırdığı ipi yaktırır.
Rispondi

incilerisevin

Pirâye, balık koskoca okyanusun derinliklerini avucunun içi gibi bilse de, bir lokma uğruna atılan oltaya can feda. Bırak benim de avucumun içi gibi bildiğim o koca kalbinde bir hata yapma hakkım olsun. Şimdi sen yoksun, ağlıyoruz arkadaşlarımla, ağlıyoruz arkadaşlarım bulutlarla. Yağmur yağıyor mu oraya bilemeyiz ama, biz ağlıyoruz Pirâye. Bu balık nefes alıp verdiği suyun altında boğuluyor, bu kelebek ölümü dört gözle bekliyor. O balık nerede boğuluyor biliyor musun? Önümdeki beyaz sayfalara haykıramayıp yutkunduğum, içime ağlayıp, içimde biriktirdiğim denizde boğuluyor. Bu kelebek intihâra kalkışıyor. Bırak bir hata yapma hakkım olsun. Yaşadığım denizde can veriyorum. Kalemim kan kaybediyor, kalemim ağlıyor Pirâye.

incilerisevin

Pirâye öldü aşkından, yine de dönmedi Nâzım'a. Çünkü "Senin adını saatimin kayışına kazıdım Pirâye." diyen Nâzım'ın kol saatinde Verâ yazıyordu.
Rispondi