iremkileer

“ıf a writer loves you, you’ll never die”

iremkileer

bence her kızın hayatında en az bir doruk ılgaz olmuştur. ismi veya özellikle bir insanı nitelemiyorum burda, metafor olarak doruk ılgaz’dan bahsediyorum. yaşamının bir döneminde çokça etkilendiği bir olay, kaybettiği bir yakını, belki de bundan daha fazla mutlu olamam dediği o an, uzun süredir hevesle kurduğu düşlerinin paramparça olduğunu hissettiği zaman ruhuna batan hayal kırıkları, kaç gece ağlattığını bilmediği kırgınlıkları, evi yıkabilecek öfkesi varken içinde tuttuğu kızgınlıkları… en çok desteğini görmek isteyip de göremediğin aksine yoluna taş koyan ve ruhunda sayısızca yara açan o insan, senin duyguların, senin düşüncelerin, hatta ve hatta direkt olarak senin üzerinden kendini tatmin etmeye çalışan başka bir insan ki bu örnekle doruk Ilgaz’ın kendisini de olduğu gibi nitelendirmiş oldum. tüm bu saydıklarım hayatın merkezine koyulduğunda birer doruk ılgaz vakası oluyor ve ben buna doruk ılgaz metaforu demek istiyorum. 

iremkileer

insan öyle bir varlık ki saydıklarım canını acıtan ve onu yıkan şeyler olsa da acısını hayatının merkezine koyabiliyor ve sonrasında yaşadığı tüm iyi veya kötü şeyleri bunun üzerine inşa ediyor. bazen o kadar kuvvetli bir tutkuyla bağlanıyor ki kanayan bir yaraya, görmüyor kan kaybını, kabuk bağlamasın, kimse merhem olmasın, yara bandı elimde ama yaraya çatı olmasın… kanasın, kanasın ki varlığını hiç unutturmasın çünkü onu bu hayatta var eden şeyin acısı olduğunu zanneder. çoğu zaman bilinçsizce yaparız bunu ta ki hayatının merkezine koyduğun şey seni tüketemeyene dek, yani artık su boşalmış ve kuyunun dibine varmışsın, tüketecek bir şey kalmamış.
Reply

iremkileer

tam olarak 5 yıl aradan sonra aylema’nın kapağını açtım ve altını mavi kalemle çizdiğim bir cümleyle karşılaştım, “sen sevdiğin insanları bile gizlice seviyorsun, sen bana hep sana bakmadığım zamanlarda bakıyordun.”