isilaymvz

“Dikkat kesildi,gerçi pek de alışkın değildi. Çünkü insanlar yoruyordu onu; anlamıyorlardı hiçbir şeyden. Açıklamalar yoruyordu; anlaşılmamak, anlatamamak, anlayamamak ve hatta bazen anlamak bile yoruyordu onu. Bu sebeple kaçmıştı kitapların dünyasına. Pişman mısın, diye soracak olsalar, asla değildi…”
          	
          	“Hiçliğe eriştiğim anda, anlaşılmak veya anlaşılmamak umrumda değil...Hiçliğin içinde yeniden diriliyorum.Çok güçlendiren bir duygu bu.Hiçliğin gücü.”
          	
          	“Her şeye rağmen, anlaşılmamak, bizim gibilerin yazgısı.”

isilaymvz

“Dikkat kesildi,gerçi pek de alışkın değildi. Çünkü insanlar yoruyordu onu; anlamıyorlardı hiçbir şeyden. Açıklamalar yoruyordu; anlaşılmamak, anlatamamak, anlayamamak ve hatta bazen anlamak bile yoruyordu onu. Bu sebeple kaçmıştı kitapların dünyasına. Pişman mısın, diye soracak olsalar, asla değildi…”
          
          “Hiçliğe eriştiğim anda, anlaşılmak veya anlaşılmamak umrumda değil...Hiçliğin içinde yeniden diriliyorum.Çok güçlendiren bir duygu bu.Hiçliğin gücü.”
          
          “Her şeye rağmen, anlaşılmamak, bizim gibilerin yazgısı.”

isilaymvz

Denize karşı yazıyorum sana, hareketsiz, gözden kaybolmuş. Ev, sıcak süt ve yaş yasemin kokuyor. Sana yazıyorum, sessiz dünyana nüfuz ederek seni de ürkütmeden seninle konuşuyorum. Böylece kendimi sana yakın hissediyorum…
          Denize karşı yazıyorum sana sessiz ve sakin sana yazıyorum, seninle konuşuyorum. Bu mektup sana ulaştığında,
          bugünü hep hatırlamak istersen unutma ona gözlerim değdi ellerim dokundu. Burada seni bekliyorum,
          titreyerek. Bu günü bana ver."
          Sonsuzluk ve Bir Gün/ Angelopoulos

isilaymvz

“benim anlamadığımı mı sanıyorsun? var olmak denilen o umutsuz düşü… olur gibi görünmek değil, var olmak. her an bilinçli, tetikte… aynı zamanda başkalarının huzurundaki varlığınla kendi içindeki varlık arasındaki o yarılma… baş dönmesi ve gerçek yüzünün açığa çıkarılması için o bitimsiz açlık… ele geçirilmek, eksiltilmek ve hatta belki de yok edilmek… her kelime yalan… her jest sahte… her gülümseme yalnızca bir yüz hareketi… intihar etmek? hayır. fazlasıyla iğrenç… insan yapamaz ama hareketsiz kalabilir, susabilir. hiç değilse o zaman yalan söylemez. perdelerini indirip, içine dönebilir. o zaman rol yapmaya gerek kalmaz, bir kaç farklı yüz taşımaya ya da sahte jestlere. böyle olduğuna inanır insan. ama gördüğün gibi gerçeklik bizimle dalga geçer. sığınağın yeterince sağlam değil. her tarafından yaşam parçaları sızıyor ve tepki vermeye zorlanıyorsun. kimse gerçek mi yoksa sahte mi diye sorgulamıyor. kimse sen gerçek misin yoksa yalan mısın demiyor. bu sorunun yalnızca tiyatroda bir önemi olabilir. belki orada bile değil. seni anlıyorum, susmanı anlıyorum. hareket etmemeni anlıyorum. isteksizliğini fantastik bir sisteme bağlamışsın. anlıyor ve hayranlık duyuyorum. bitene kadar bu oyunu oynamalısın. ancak o zaman bırakabilirsin. tıpkı diğer rollerini bıraktığın gibi bunu da yavaş yavaş bırakırsın.”
          Ingmar Bergman / Persona