Ahu Sera, yanı başında ayakta dikilen Lalin Dirikan ve onun yanında ise Lebri vardı. Herkes burdaydı ancak yolunda gitmeyen bir takım şeyler vardı, Ahu Sera neden buradaydı? Kıryel ailesi ve kara malikânesiyle bağlantısı neydi?
Masal'ı sakinleştirmeye çalışan adamı görüyordum, endişeli görünüyordu. Onu tanımıyordum ama sesi yabancı olduğu kadar tanıdık geliyordu, sesini daha önce duyduğuma emindim.
"Feza..." diye fısıldadı Tan Oflaz taş kesilmiş katı bir sesle, "Onu odasına götür, Lalin sende."
Başını sallayan adam, Tan'ın Feza diye mırıldandığı kara gözlü adamdı. Masal'ın hemen önünde dikilen ve ona endişeli bakışlar atan iri bedenin ta kendisiydi.
"İlaçlarımı getir Ahu," dedi Edim Kıryel soğuk bir sesle. Güçlü bedeni salon olduğunu düşündüğüm geniş koltukların bulunduğu bölmeye doğru ilerliyordu.
Masal'ın bir yanında Feza, diğer yanında ise ağabeyimin sevdiği kadın duruyordu. Sanki ikisi ona yardımcı olmasa her an yere serilecekmiş gibi görünüyordu, çaresiz ve bir o kadar âciz...
"Lalin, ağabeyim birini öldürmüş..." diye fısıldadı sesi tir tir titriyordu, "İnanabiliyor musun benim ağabeyim birini öldürmüş."
Biliyordu, sevgisiyle kandırdığı adamı öldürmüştü. Oyuncağıyla zevkle oynayan bir çocuk onun öldüğünü nasıl bilmezdi.
Bakışları bana takılmıştı, geldiği ilk anda bana değmeyen bakışları bendeydi. Sandığım aksine şaşkın görünmüyordu, bunun aksine sanki burada olmam en doğal şeymiş gibi bakışlar atıyordu. O an Okay geldi aklıma, haberi yetiştirmekte gecikmemişti.
Burada ne sebeple bulunduğumu biliyordu, oyunumu fark ederse muhtemelen planlarım suya düşecekti. Ne olurdu bilmiyorum ama geçmişimden gelen bu iki kadın benim tarafımda değildi, emin olduğum buydu.
Merhaba arkadaşlar, şu aralar yoğun bir dönemdeyim. 10. Bölüm çok geçtikti, bununda farkındaydım. Üzgünüm elimden geleni yapıyorum, yeni bölüm çok yakında gelecek uzun ve güzel olacak buna emin olun, yeni bölüme kadar bıraktığım alıntıya bakabilirsiniz.