izma4it

"Ben aşık olabileceğime inanmıyorum," dedi.
          	"Çok daha ötesi, bana birinin aşık olabileceğine de inanmiyorum." "Neden?" Kaşlarımı çattım. "Şu dudakların arasından," dedi parmağıyla gördüğüm en güzel dudakları, kendi dudaklarini gösterirken, "birini kendime aşık edebilecek tek güzel söz çıkaramam." Gülümsedim hafifçe.
          	"Çünkü ruhundan her geçeni dudaklarının arasından yollasan, ruhuna ne kalır?"

izma4it

"Ben aşık olabileceğime inanmıyorum," dedi.
          "Çok daha ötesi, bana birinin aşık olabileceğine de inanmiyorum." "Neden?" Kaşlarımı çattım. "Şu dudakların arasından," dedi parmağıyla gördüğüm en güzel dudakları, kendi dudaklarini gösterirken, "birini kendime aşık edebilecek tek güzel söz çıkaramam." Gülümsedim hafifçe.
          "Çünkü ruhundan her geçeni dudaklarının arasından yollasan, ruhuna ne kalır?"

izma4it

Her şeyin gelip geçici olduğunu bildiğimiz halde, yine de bir şeylere ve birilerine şuursuzca tutunup israr ederiz. Hem onu hem kendimizi öldürürcesine yapışırız yakasına. Gitmesine izin vermeyiz. Oysa biliriz ki hiçbir şey eskisi gibi değildir artık. Değişmiştir, başkalaşmıştır. Çünkü her şey değişir, hiçbir şey ayn kalmaz... Belki o ısrarla tutunduğumuz şeyin de hayatımızdaki görevi ve hizmeti bitmiştir, bizim de onun hayatındaki hizmetimiz, faydamız, değerimiz sonlanmıştır ve artık ayrılık vakti gelmiştir. Ancak insanoğlu hep o ilk günkü büyük mutluluğu, heyecanı, coşkuyu geri istiyor. O eşsiz ilk heyecan, mutlu günleri, ayaklarının yerden kesildiği tarifsiz anları geri versin, hatta bir daha yaşatsın, alıp götürmesin istiyor ama o mutlu anlar hep mutlu kalmamıştır ki. Değişmiştir. Hayat böyledir çünkü... Her şey gelir ve geçer... Kalıcı olan hiçbir şey yoktur.. Belki gök kubbede hoş bir seda kalır kainatta..... Gerisi değişir, akar ve sonunda yok olur.

izma4it

Yalnız, hissediyorum ki artık bunun sonu yok. Saatlerce evde hiçbir şey yapmadan oturuyorum. Sonra tam çıkarken evde kalsaydım bir şeyler yapabilirdim gibi hissediyorum. Galiba hep acele ettim. Hep yapması gereken çok şey olduğunu hissedip, hiçbir şey yapmak istemeyen biriydim. İçimde adı boş ukdeler biriktirdim. Dolduracak birini bekledim, kendimden umudu kestikten sonra. Sonra beklemekten de vazgeçtim.
          
          Günlük, Oğuz Atay 

izma4it

Oysa herkes öldürür sevdiğini,
          
          bunu böyle bilin.
          
          kimi hazın bir bakışta oldürür,
          
          Kimi latif bir sözle
          
          Korkaklar öperek öldürür, Yürekliler kılıç darbeleriyle!
          
          Kimi gençken öldürür sevdiğini,
          
          Kimi ihtiyarken
          
          Kimi şehvetli ellerle boğar, Kimi sevdiğini altına boğar.
          
          Merhametlisi bıçağını savurur,
          
          Çünkü böyle ölen çabuk soğur
          
          Kimi az sever, kimi çok.
          
          Kimi alır, kimi satar,
          
          Kimi öldürürken gözyaşı döker de,
          
          Kimi gozunu bile kırpmaz.
          
          Çünkü herkes öldürür sevdiğini,
          
          Ama herkes öldürdü diye ölmez..

izma4it

"Fransız tiyatro yazarı ve oyuncusu Molière son yazdığı "Hastalık Hastası" oyununu oynarken sahnede kan kusmaya başlar, yere yığılır. Herkes bunu oyunun bir parçası zannederek ayakta alkışlamaya başlar. Moliere ölüme alkışlar içinde gider. Aynı gece saat 10'da veremden ölür." Soren Kierkegaard 'Meseller' kitabında şöyle diyordu, "Sanırım dünyanın sonu, her şeyin bir şaka olduğunu sananların yükselen alkışları arasında gelecek."Savaşlar, açlıklar, salgınlar, ölümler, katledilen hayvanlar. Yanan bir dünya, kan kusan bir doğa. Ve bir tiyatro gibi sanki olup bitenden habersiz seyreden biz insanlar"