jorusseau

We need a change
          	'Cause we are broken in a million ways
          	I gave you my word
          	All I spoke was only truth you heard
          	What else could I do?
          	Forgive, forget was not enough for you
          	No relief
          	For my heartbeats, no
          	You say that you will be better of without me
          	No doubt about it
          	Even if it's the only way
          	I'm always right here waiting cold in the rain
          	'Cause somehow you're my cocaine

jorusseau

We need a change
          'Cause we are broken in a million ways
          I gave you my word
          All I spoke was only truth you heard
          What else could I do?
          Forgive, forget was not enough for you
          No relief
          For my heartbeats, no
          You say that you will be better of without me
          No doubt about it
          Even if it's the only way
          I'm always right here waiting cold in the rain
          'Cause somehow you're my cocaine

jorusseau

"Şimdi birimiz buradan çıkacak, Kurtulacak. Çekildiğimiz fotoğrafları alıp bir çerçeveye koyacak,
          Çerçeveyi bir duvara asacak,
          Geçip karşısına bizi izleyecek.
          Zaman o anda donacak.
          Şimdi birimiz sağ kalacak ama solu ölmüş olacak. Birimiz, birimizin duvarına asılmış bir çerçevenin
          İçinde yaşlanacağız.
          Birimiz için şarkı bitecek,
          Fakat her ikimiz de dans etmeyi bırakacağız.
          Anlıyor musun? Anlamıyorsun.
          Çünkü beni duymayı bıraktın.
          Zaten, ben de konuşmayı..."

jorusseau

Yalnız aşkı vardır aşkı olanın
          Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan
          Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
          Kardeşim olan gözlerini unutamadım
          Çocuğum olan alnını sevgilim olan ağzını
          Dostum olan ellerini unutamadım

jorusseau

Kibrit çak masmavi yanardı sesin
            Ormanlara ormanlara yüzünün sesi
            En gizli kelimeleri akıtırdı ağzıma
            Şu karangu şu acayip şu asyalı aşkın
            Soluğu kesen ağulayan ormanlarında
            Yaşadım o kısa ve korkunç hükümdarlığı
            Ve çarpıntılı yüreğim saçlarının akıntısında
            Karadeniz'e karışırdı ordan Akdeniz'e
            Ordan da daha büyük sulara
Reply

jorusseau

jorusseau

No, I don't want to fall in love. 
Reply

jorusseau

And I never dreamed that I'd lose somebody like you,
Reply

jorusseau

Bir varoluş trajedisi olan Oblomovluk, bilinçli bir tembellik, atalet halidir. Bir uyuşukluk değil, aksine fazla uyanıklık, her şeyin farkında olma, bir adım ötesini görme halidir. Ancak tüm bu farkındalık dolayısıyla sonunu gördüğü yolda ilerlemek istememenin getirdiği bir tükenmişlik ve kendini gerçekleştirememedir. Sosyal yaşamdan kopuş, topluma uyum sağlayamama, bilinçli bir vazgeçiştir. Handiyse ölüme eş bir uyuşukluk hali; bir başka deyişle yaşarken ölmektir.

jorusseau

Genç bir subay. Onun kollarında, altın renginde bir İpek yığınına bürünmüş güzel bir genç kadın...

jorusseau

-Peki, o sizin neyiniz oluyordu? 
            -Hiçbir şeyim. Veyahut her şeyim...
Reply

jorusseau

Ona şu anda ne kadarda yakındım. Şu toprakları kazsam, kolumu uzatsam, onu orada bulacaktım. İnsanlık ne garip şeymiş!.. Eskiden Nalan'ın ölüm ihtimalini hatırıma getirdikçe deli gibi olurdum. Onsuz bir dakika yaşayamayacağımı sanırdım. Halbuki şimdi... Çok iyi anladım ki, insanların tahammül gücü sonsuzdur.
Reply

jorusseau

Varlığımı en amansız acılarla darmadağın ettiğin halde, beni affetmeden öldüğünü hatırladıkça çıldıracak gibi oluyorum.
            Beni anlayamadın. Çektiğim acının uçurumuna hiçbir zaman kendini bırakmadın... Ne yazık!..
Reply