22.12.2023
Sevgili yeni yaş günüm,
Gerçek aşkın bulunduğu, gençliğin en iyi dönemi olduğu söylenen 17 yaşım. Hiçbir zaman bugünü kutlamadım. Okulda arkadaşlarım, öğretmenlerim, kuzenlerim hatta bazen ablam ve abimde kutlardı. Onları görünce imrenerek bakar, kendi doğum günümü hayal ederdim. Sıradan bir gün gibi geçerdi ama. Hemde her zaman.
15. yaş günümü kutlamak istediğim zaman, kader odur ki, babaannem hastaladı. Bir gece sonra da vefat etti. Uğursuz olarak anıldım o dönemler. 16. yaşımda teyzem kaza geçirdi, anneannem rahatsızlandı. Birkaç gün sonra da vefat etti. En güzel yaşlarımda uğursuz olarak anılmak nasıl bir his bilmek istemezsiniz. Bazen kulak tıkadım. Bazense öfkelenip etrafa saldırdım. Üzerinden 2 yıl geçilse de hala uğursuz olarak dillendiriliyorum. Bu yaşımdaysa kimseler yok. Ne abi ne abla. Çok uzağımdalar.
Hatırlayan toplasanız 5 kişi vardır. Hiçbir zaman iyi çocuk olmadım. İyi kardeş, iyi abla. Hiçbirini beceremedim. Dışarıdan sessiz, sakin, kendi halinde ya da mutlu, sevecen mi görünüyorum bilmiyorum. Ama öyle değil. Soğuk, çatık kaşlı, çabuk öfkelenen, küçük bir şeyi saatlerce düşünen, hoşlanmadığı kişilere selam bile vermeyen, suratsız biriyim. Özür dilerim sevgili çocukluğum. Özür dilerim sevgili gençliğim. Ben her şeye rağmen gülen insanlardan değilim. Düştüğünde kalkıp devam edenlerden de değilim. Ben hayat rüzgarının esipte kırıp yere düşürdüğü bir yaprak. Ne olacağım belli değil. Belki rüzgar gelir götürür, belki birileri gelir; günlüklerinin sayfasında yıllarca saklar...