mesela sorsan şimdi bana "niçindir ki bedbaht sıçramış bu yüzünün hali?" diye, altı yıl evveline inip seni göstermekten başka çarem kalmazdı. öyle biriydin ya sen; bâis ve gâmzân. Ophélia'm, aksinedir ki benim başım da sonum da belliydi. hikayenin renkleri koyu, sözcükleri hazin, yapraklarıysa ıslaktı. ne bi' kelâm sığınabiliyordu deftere ne de bi' gelecek. bomboş, ıpıslak bir sayfaya hiçbir şey yazılamazdı. yazdıkça mürekkep saçılır, sözcükler kifayeti kaçırır, sayfa bulanır, en sonundaysa her şey parçalanırdı. duygular da bilkeza böyleydi. öyle de olmuştu ya zaten. hikayemde ne ele geçen ne de elde kalan hiçbir sonuç bulunmamıştı. olan sadece zamanımaydı.