kacamakopusler

Verdiğim tepkiyi yargılamakla o kadar meşguldünüz ki, neden bu tepkiyi verdiğimi sormadınız bile.

kacamakopusler

Bazen kendimden öyle bıkıyorum ki, tarif etmek zor oluyor. Sanki içimde sürekli konuşan, beni yargılayan bir ses var ve ne yaparsam yapayım onu susturamıyorum. Aynaya baktığımda sadece yüzümü değil; geçmişte söylediklerimi, sustuklarımı, hatalarımı, ertelediğim hayallerimi görüyorum. Değişmeye çalıştım, defalarca… Kendimi daha "olması gereken" biri yapmaya uğraştım. Ama ne kadar uğraşsam da içimde hep bir eksiklik hissi, bir yetersizlik duygusu kalıyor. Kendimle uğraşmaktan, kendimi ikna etmeye çalışmaktan yoruldum.

kacamakopusler

Ve sonra düşünüyorum..Acaba biri, bu halimle, hiçbir şeyi düzeltmeden, hiçbir şeyi cilalamadan beni olduğu gibi sevebilir mi? Kırıklarımı onarmaya kalkmadan, "şöyle olsan daha iyi olur" demeden, sadece kalbimin attığı haliyle beni kabul edebilir mi? Çünkü bazen insanın en çok ihtiyaç duyduğu şey, değiştirilmeden, düzeltilmeden, sade haliyle sevilmek oluyor. Ben de bunu merak ediyorum işte. Kendimden bu kadar bıkmışken, biri çıkıp da “Ben seni böyle de severim” der mi? Yoksa ben kendime tahammül edemezken, başkasından bunu beklemek zaten fazla mı olur?
            
            
Reply