biraz daha fazla yormalıyım beynimi. büründüğün kişiliği ezip geçmeliyim, seni kendi doğrularıma bükerek doğru olmanı uman aptalın biri olmayım. aptalın biriyim gök. evimi başıma yıkarken, çatımın sen olduğunu nasıl fark etmezsin.yıkıldık. sen üstüme yıkıldın gök. titreyen ellerimden söz etme bana, onları dudaklarımın üzerine kapatıyorum. bana sunduğun armağana da bak! şaka. bunu bana yapma. kapa tüm kapıları üstüme, beni güçlendirmese bile acıların, açık yer bırakma bana. şaka. şu pencereye bak gök. ne işi var evimin tam orta yerinde küçücük bir pencerenin. bana umut verme. çıkamıyorum o pencereden. bunu denedim, gördün. kapadın değil mi gözünü gök. ben kapamıştım, görmedim o pencereden sızan ışığı. bana umut verme, benden tüm umutları al. başımı boynumdan sıkarak büken kahpeye de söyle, ben daha büyümedim. benden birine güvenmemi bekleme, bir daha üzüm yemem. inadıma, küfür edip şaşıranlara bulut ol gök, bulut ol. göz göze gelmeye korktuğum babama söyle bulut, ağlamasın. hecelerim annemden çıksın, babama dokunsun. attığım taş, kimin penceresinden içeriye girerse ona sevmeyi öğret bulut. şu korkuyu gözlerimden kes al bulut, şu telaşı yüzümden kopar al gök. yıkıl istediğin kadar üstüme ama açık yer bırakma bana. sinirden ağlarken bu titremeyi al benden, hissetmekten bu denli korkarken koyma duyguları göğsüme. burdan sonrasını okuma gök. halledemezdim. bu ateşin küllerini bile savurup attım üzerimden, unutmak kolay mı? kolay sandılar. ne işi var bu pisliğin üstümde. günlüğümü yakarken ağlamadım gök, yazdıklarımı biri okur korkusuyla titredim, sinirden. kim ne derse dedin bulut, babam ağlamasın.