Kurt ve Kuzu :64: Kesit;
"Bu eve bir daha dönmeyeceğini söylememiş miydin?"
Devrim'in gerilmesini beklerken, istemsizce kendimi de germiştim. Tanışmamız kısa bir sürenin içine sığsa da, Akif dedenin kırılmasından endişelenirken bulmuştum kendimi. Yalnızlığı çok iyi bilenler, yalnız kalmamalıydı.
"Hiç evlenmeyeceğimi de söylemiştim ama evlendim. Bunu unutmuşsun." Devrim'in adımları yanımdan, Akif dedeye doğru ilerlediğinde, istemsizce nefesimi tutmuştum.
"Hayatında tek doğru yaptığın şey bu," dedi Akif dede suyuna gitmeyerek, daha çok Devrim'in damarına basmak ister gibi bir vurguyla. Yutkundum. Parmaklarımla oynarken, endişeden dudak kemirmeye başlamıştım.
Devrim, Akif dedenin önünde durduğunda, beklentimi en kötüsüne hazırlamıştım. Akif dede, Devrim'e sırf bu yüzden kapısına geldiği için kızabilir, Devrim de bu öfkesine karşılık verebilirdi. Beklediğim senaryoların hiçbiri gerçekleşmedi.
"Teşekkür ederim." Devrim'in ses tonuna yerleştirdiği ve gizlemeye hiç uğraşmadığı duygu yoğunluğu titrememi sağladı.
Ardından eğilip, sanki her gün yaptığı bir şeymiş gibi Akif dedenin elini öpüp alnına koyduğunda, nefesimi tuttum. Akif dedenin benimle birleşen bakışları da aynı şaşkınlığı taşıyordu. Çatılan kaşları kolayca çözülürken, bocaladı. Dik duruşu, bozuldu. Ne tepki vereceğini bilemediğinden, boğazını temizlemek zorunda kalmıştı. Gözlerinin dolduğuna şahit olmak, benim de gözlerimin ıslanmasını sağlamıştı.
"Kaldır başını."
Devrim başını kaldırmadı. Sanki bu yapması gereken bir görevmiş gibi dikkatliydi. Yeniden konuştuğunda belki de ilk kez sesinin bu denli titrediğine şahit oldum. Görev olmadığını o an anlamıştım. Sanki... sanki biri onu savunmasız bırakmış gibiydi. Bu teslimiyetdi.
"Canımı koruduğun için teşekkür ederim dede. Sana hayatımı borçluyum."