karma_isworld

İnsanlar yan dairenizde bunları yaşıyor olabiliyor... Hiç kimseden haberimiz yok bu nedenle o insanlardan özür diliyorum, sizi göremediğim için, sesinizi duyamadım için... Beni asla affetmeyin, sizi duymayan kişileri asla affetmeyin bu durumu size yaşatanları ve sessiz kalanları affetmeyin.

karma_isworld

İnsanlar yan dairenizde bunları yaşıyor olabiliyor... Hiç kimseden haberimiz yok bu nedenle o insanlardan özür diliyorum, sizi göremediğim için, sesinizi duyamadım için... Beni asla affetmeyin, sizi duymayan kişileri asla affetmeyin bu durumu size yaşatanları ve sessiz kalanları affetmeyin.

karma_isworld

Tarihin aydınlatılamamış cinayetlerinden birisi de, 6 yaşında acımasız bir biçimde öldürülmüş olan ve ailesinin sus pus tavırlarının da sayesinde katili bir türlü bulunamamış bir çocuk olan JonBenet Ramsey cinayetidir. JonBenet Ramsey, küçük yaşta, büyüklerin dünyasına varlığını kabul ettirmiş, katıldığı çocuk güzellik yarışmalarıyla tanınmış olan küçük bir kızdı. O bir güzellik kraliçesiydi. Törenlerde, gösterilerde yetişkin kadınlar gibi giyinip gösteriler yapıyor, erkekleri eğlendiriyordu. Saçları düzenli olarak sarıya boyanıyor, sürekli makyajlı ve kaliteli giysileriyle dikkatleri çekiyordu. 
          
          Babası John Ramsey, milyoner bir iş adamıydı. Annesi Patsy Ramsey, kızının gösteri dünyasında üne kavuşması için çok büyük çaba harcamıştı. Küçük Jonbenet Ramsey ise, güzelliği ve sevimliliğiyle milyonlara kendini sevdirmişti. Olaydan kısa bir süre önce anne Patsy Ramsey kanseri yenmiş, baba John Ramsey ise işinde terfi almıştır. Hem bu olayları kutlamak için hem de yılbaşı olması nedeniyle Ramsey ailesi yaklaşık 400 kişilik bir parti verirler evlerinde. Eve gelen misafirlerle bir süre zaman geçiren JonBenet, daha sonra hediyelerini alarak odasına geçer. 
          
          Anne ve baba Ramsey, partinin sabahında kızlarının odasına giderler fakat JonBenet odasında yoktur. Küçük kızın annesi Patsy, evin alt katında 6 yaşındaki JonBenet'ın hayatına karşılık 118 bin dolarlık para istenen bir fidye notu bulur.
          
          İşin ilginç olan kısmı ise sonradan ortaya çıkacaktır: Kalem ve kağıt eve dışarıdan sokulmamıştır, eve aittir...

karma_isworld

Olayın üzerinden 24 sene geçmesine rağmen, belki de ölümü öncesinde korkudan titreyen küçücük bir çocuğun cinayetinin faili halen bulunamıyor. Bilinen bir şey var ki bu acımasızlık yıllardan beridir var oluyor. JonBenet gibi küçücük çocukların ölümlerini izliyoruz televizyonlarda...
            
            JonBenet'in katili John Karr denilen şahıs mıdır, yoksa daha 6 yaşındaki küçücük kızını bir seks objesine dönüştürüp, toplumun içindeki iğrenç pedofililerin fantezisi haline dönüştüren anne(!) midir, buna siz karar verin...
            
            Not: Anne de kızının ölümünden 10 yıl sonra yumurtalık kanserinden dolayı ölmüştür.
            
            Cennetin en güzel köşesi senin olsun küçük kız...
Reply

karma_isworld

Bu sır ölümün üzerinden 10 yıl sonra, bir ilkokul öğretmeni pedofili suçundan, Tayland'da yakalandı. Açıklamasında "Öldüğünde JonBenet' le beraberdim, ölümü bir kazaydı", "Ben JonBenet'i seviyordum" dedi. Bu hasta ruhlu insanın ismi ise: John Karr.
            
            Fakat bu pedofili hastasının itiraflarına rağmen, gerçek katilin bu kişi olduğunu destekleyecek herhangi bir kanıt söz konusu değildir. DNA ve el yazısı test sonuçları uyuşmamış, bununla birlikte John'un verdiği ifadelerle otopsi raporları çelişmektedir. Karr, kaçırma girişimi sırasında JonBenet' e uyuşturucu verdiğini söylemiş fakat otopsi raporlarında böyle bir uyuşturucunun izine rastlanmamıştır. Karr, eve nasıl girdiği konusunda da mantıklı bir açıklama getirememiştir.  3 yıl önce çocuk pornosu bulundurmaktan tutuklanan 54 yaşındaki Gary Olivia'nın arkadaşına yazdığı mektupta "Bir kazaydı, ellerimden kaydı ve başını çarparak öldü." ifadelerini kullanmıştı. Bu doğru çıksaydı JonBenet cinayeti 23 yıl sonra çözülmüş olacaktı. Fakat yine olay bir sonuca vardırılamadı. Ayrıca JonBenet cinayetine birden fazla kişinin karıştığı düşünülüyor.
Reply

karma_isworld

Bu gelişmenin ardından artık olayın şüphelileri değişmiştir ve polis evde arama yapmak ister. Aile bu durumu hemen kabul etmese de bir süre sonra kabul etmek zorunda kalırlar. Baba Patsey, polislerin eve girmesiyle mahzen bölümüne iner ve eliyle koymuş gibi küçük kızın cesedini bulur. Zavallı JonBenet başına vurulmuş, kafatası çökmüş bir halde bulunur. Elleri ve boynunda bir kordon vardır ve sanki boğulmuş görüntüsü vermektedir. Cinayetin gece 11 ile sabah 5 arasında işlendiği saptanır. 
            
            JonBenet ölmeden önce feci şekilde dövülmüş ve cinsel tacize maruz kalmıştır...
            Otopsi raporuna göre uzmanlar, tacizin daha önceden de devam eden bir şey olduğunu söylerler. Ramsey'ler, çocuğu ölen tipik bir aile gibi davranmaz. Hemen avukat tutarlar ve bir sonraki hamleleri ise o evden uzaklaşmak olur. Polisin yalan makinesi talebini üç ay boyunca reddeder. Çevredeki pedofili çetelerini tanıdıklarını reddederler. Aileye göre eve giren bir yabancı çocuğu öldürmüştür. 
            Ancak kimse, o yabancının gece evde evin kağıdı ve evin kalemiyle tam üç sayfa mektup yazmasını açıklayamaz. Ayrıca çocuktaki cinsel taciz bulguları üzerine de konuşamazlar. El yazısı testleri tam sonuç vermez ama yazı, annenin yazısına benzetilir. 
            
            Medya ortaya çeşitli teoriler atar ama hemen hepsi ailenin az-çok suça karışmış ya da olayı örtbas etmiş olabileceğini iddia eder. Aile kendini temize çıkarmak için bir kitap yazar, ancak hala ikna edici bulunmazlar. Bir kısım uzmanlar olayın kaza gibi gerçekleştiğini, ancak sonradan böyle bir dekora sokulduğunu söyler.
            
            Olayın üstü o dönem için kapanır, ta ki 2006 senesine kadar.
Reply

karma_isworld

Son yıllarda ülkemizde de karşılaştığımız vahşice cinayetler, tecavüz olayları ve kinle yapılmış bir çok vahşice fiilden dolayı toplumumuzun canının sıkıldığı ve psikolojik olarak yıprandığımız ortadadır. Vahşi cinayet olaylarını anlatıp kimsenin psikolojisini bozmaya ve sinirleriyle oynamaya hakkım yoktur ve bu niyette de değilim.

karma_isworld

Sylvia'nın cesedi bulunduğunda bedenin her yerinde morluklar vardı. Derisinin her yanında sigara izmariti söndürülmüştü. Vücudunun çeşitli yerlerine kızgın iğne ucuyla 'S' harfi yazılmıştı. Karnının tam üstünde 3 rakamı yazılıydı. Ölüm sebebi olarak beyin travması, şok ve düzensiz beslenme tanısını konuldu.
            
            Baş katil Gertrude Baniszewski mahkemede bütün suçlamaları reddettiyse de 1.dereceden cinayetten ömür boyu hapse mahkum edildi. 1971 yılında yeniden yargılanmayı talep etti. Toplumun bütün itirazları ve tartışmalara rağmen 1985 yılında şartlı tahliye edildi.1990 yılında 60 yaşındayken akciğer kanserinden öldü. Gertrude'un çocukları ve suça ortak olan diğer komşu çocukları çeşitli sürelerde hapis cezasına çaptırıldı. Gertrude'un 13 yaşındaki oğlu John, Amerika'nın en genç suçlusu olarak ıslah evine atıldı.
Reply

karma_isworld

Sylvia'nın karnına kızgın iğneyle bu yazıyı yazmışlardı. 'Ben bir kaltağım ve bundan gurur duyuyorum'. Gertrude, Sylvia'nın kızına iftira atarak, çevrede onun bir fahişe olarak telakki edilmesine sebep olduğunu düşünüyordu. Oysa Sylvia böyle bir şey söylememişti. Gertrude, Sylvia'yı bir fahişe olarak damgalamak istemişti. İşte bu yüzden kızın karnına bu yazıyı yazmıştı ve olaya Ricky Hobbs'u da ortak etmişti. Sylvia'nın bedeni artık bu acılara dayanamayacak vaziyete gelmişti. O gün Sylvia, Gertrude'un konuşmalarını duydu. Gertrude, Sylvia'yı ormanlık alanda bir çöplüğe bırakıp ölüme terk etmeyi planlıyordu. Sylvia geceleyin ön kapıdan kaçma teşebbüsünde bulunduysa da buna muvaffak olamadı. Gertrude onu cezalandırmak için tekrar bodruma bağladı ve yemesi için sadece kraker verdi.
            Aynı zamanda çocuklar Sylvia'yı ağır şekilde bir takım sopalarla dövdüler. Sylvia'nın küçük bedeni ağır acılara direnmiş fakat gördüğü bu son ağır şiddet karşısında büyük hasar almıştı. Aynı zamanda uzun süredir besinsiz ve susuz kalmıştı. 26 Ekim 1965 sabahı Gertrude, çocuklara Sylvia'yı banyoya götürüp onu ılık suyla yıkamalarını söyledi. Stephani ve Richard Hobbs, Sylvia'yı birlikte üst kattaki banyoya götürüp kıyafetleriyle birlikte küvete koydular. Kısa süre sonra küvetten aldıklarında, Sylvia hareketsiz bir biçimde yere düştü. Stephanie onun nefes almadığını söyledi. Gertrude tamamen aklını kaçırmış vaziyetteydi, Sylvia'nın öldüğüne inanmıyordu. Stephanie, Richard Hobbs'a polise telefon etmesini söyledi. Polisler geldiğinde Jenny'nin ağzından tek bir cümle duyuldu 'sadece beni buradan çıkartın, size her şeyi anlatacağım.'
Reply

karma_isworld

Jenny ise ablasına yapılan bütün bu eziyetlere şahit oluyordu. Gertrude, birisine bir şey söylemesi halinde Jenny'ye de aynı şeyleri yapacağını söyleyerek onu tehdit etmişti. Çevrede Sylvia'yı soranlara onu yatılı bir okula gönderdiğini söylüyordu. 1965 yılının ekim ayı boyunca neredeyse her gün Sylvia'ya işkence ettiler. Onu dövdüler, derisinde sigara izmariti söndürdüler, soyundurarak psikolojik işkence yaptılar, cinsel organına cam şişe soktular ve açık yaralarını tuzla ovdular. Jenny ablasına yapılan bütün bu eziyetlere göz yummak zorunda kalmıştı. Psikolojik bakımdan tamamen çökmüştü.  Richard, ilk gördüğü günden beri Sylvia'ya karşı bir aşk beslemekteydi. Bir gün o vahşet evine girdiğinde sesleri takip ederek bodrum kata indi. Gördüğü manzara karşısında hayret içerisinde kalmıştı. Bütün çocuklar bodrum katta, Sylvia'ya işkence yapmakta olan Gertrude'u izliyordu. Gertrude, yatağa bağlı olan Sylvia'nın karnını açmıştı ve ucu kızdırılmış bir iğneyle derisine yazı yazmaya çalışıyordu. Gertrude, Richard'ı kışkırttı. Sylvia'nın onun dışında bir sürü erkekle yattığını söyledi. Yarım kaldığı işi tamamlaması için kızgın iğneyi Ricky'nin eline verdi.
Reply

karma_isworld

22 Kasım 1988'de hayatı bir anda tepe taklak olan Junko Furuta, onu kaçıranların elinde ölmeden önce sadece 16 yaşındaydı. Rehin tutulduğu 44 gün boyunca sürekli tecavüz edilen ve binbir türlü işkenceye maruz kalan Junko'nun başına gelenler, olayın yaşandığı dönem sadece Japonya'da değil, tüm dünyada büyük ses getirmişti. 
          Junko Furuta, Japonya'nın Misato şehrinde yaşayan 16 yaşında bir lise öğrencisiydi. Geleceği parlak ve hayata umutla bakan, neşeli bir kızdı. Ta ki, hayatını sonsuza dek değiştirecek o olay meydana gelene kadar...
          İyi görünümlü ve aktif bir genç olan Junko, çalışkanlığı ile de herkesin gözüne girmişti. Bir gün, okul arkadaşlarından biri olan Hiroshi Miyano, Junko'ya aşık olduğunu ve onunla sevgili olmak istediğini söyledi ancak reddedildi. Hiroshi, okulun kabadayılarından biriydi ve yakuzanın yeni nesil üyelerinden biri olmaya çalışıyordu. Kimse ona karşı koymaya cesaret edemiyordu ve Junko'nun ona "Hayır!" demiş olması, Hiroshi'ye göre intikam için yeterli bir sebepti. 
          Junko part-time işinden çıktığı sırada, Hiroshi Miyano ve üç arkadaşı tarafından kaçırıldı. Kaçıranlar, Junko'yu içlerinden birinin ailesine ait bir eve götürdüler ve burası genç kız için adeta bir cehenneme döndü.  Junko'nun kaybolduğu polise bildirilmesin diye adamlar zorla genç kıza ailesini arattırmış; onlara bir arkadaşına gittiğini ve bir süre burada kalacağını, gayet iyi durumda olduğunu söylemesini istemişlerdi. Korkudan ne yapacağını bilemeyen Junko, denilenleri harfi harfine yerine getirince polisin onu arama ihtimali de bu vesileyle suya düşmüş oldu, ne yazık ki.
          
          Kaçırılmasının ardından, 44 gün boyunca Junko Furuta'ya yapılan işkencelerin ardı arkası kesilmedi. Fiziksel acılar bir yana, genç kız inanılmaz ruhsal acılara da maruz kalmıştı.

karma_isworld

@aedena ah...herkes iyi görünür...rica ederim ayrıca yorumun için de teşekkür ederim:)
Reply

aeidena

ve bu arada cok iyi kalpli birisine benziyorsun, tesekkur ederim <3.
Reply

aeidena

+aslinda junko sadece 40 gun iskence gormustur, beni oldurun diye yalvardigi gun can vermis, ve gec farkedilmesinden dolayi olum tarihi 4 ocak diye gecer ama aslinda 1 ocak'ta halter barlariyla dovulmesinin ve vucudunun yakilmasindan dolayi vefat etmistir. 
Reply