hissiyatını sevmiştim, onu değil. ilkim oluşunu sevmiştim. daha önce hiç hissetmediğim hoş hislere bağlanmıştım, ona değil. birkaç cümlesi kendimi değerli hissetmemi sağladı. sahte bir değerdi, geç kavradım. çocukça düşüncelerime verdim. ben onu sevmemiştim, sevmeyi sevdim. midemdeki kelebekleri, heyecanlanmayı sevdim. belki de onu takıntı haline getirmiştim ama onu gerçekten sevmemişim. beni üzen birini sevmemeliydim, sevmedim. sevdim sandım. ben onu sevmedim ama onunla sevmeyi öğrendim. her şeye rağmen ona teşekkür etmeli ve ondan özür dilemeliyim. belki de o benden özür dilemeli, gerçek bir özrü hak ettim fakat önemi yok. ben sevmeyi öğrendim. bu her şeyden daha önemli. çocukça düşüncelerim yok artık. hislerim gerçek, kelebekler gerçek. üzüldüğümde kalbim gerçekten sıkışıyor artık. ve ben çok şanslıyım. çünkü onun sayesinde kendimi sevmeyi öğrendim. o hiçbir şey yapmadı ama yaptı. hiçbir şey yapmadan çok şey yaptı. aramızdaki her şeyden ders çıkarmayı öğrendim onun sayesinde. ben çok şanslıyım, sevmeyi öğrendim.