3 yaşındaki bir çocuk büyüğune seslenmiş.
-Ayağım kırıldı
Demiş.Büyük o kadar dalgınmışkı o başka sormuş o başka cevaplamış.
Öylemi demiş büyük ne güzel
Çocuk şaşırmış.
Devam etmiş büyük benimde kalbim kırıldı.
Çocuk üzülmüş ve sormuş nerden düştün peki?
Büyük tekrar cevap vermiş
Uçurumdan
Küçük iyice şaşırmış.
Tutan olmadımı seni sesini duyup yardım eden.
Büyük buruk bir tebessüm etmiş
Olmadı demiş.Ne kalbimi kurtaran ne elimi tutan nede sesimi duyan.
Çocuk her saniye artan merakıyla sormaya devam etmiş.
O zaman sen nasıl burdasın ayaktasın ve ölmedin.
Büyük sabırla küçügün başını okşayarak cevap vermiş.
Gerçekten ayaktamıyım sence?
Küçük başını sallamış.
Büyük yine bir buruk gülümseme göndermiş çocuğa.
Asıl sorun buya çocuk.Herkez beni ayakta zannederken ben aslında yok olmuşum.
Çocuk itiraz etmiş.Hayır burdasın işte
Adam son kez sorusunu cevaplamış.
Sen benim ınsanlarin görmesini istediğim halimi gördün peki ya gerçeği işte bunu kaldıramazsın evlat.
Çocuk soruyu anlamadığı için sadece tebessüm etmiş.
Adam son bir kez çocuğun saçını okşamış.Ve son sözler çıkmış ağzından.
Bende öyle düşünmüştüm evlat.Galiba dısardan bakınca çok iyi görünüyorum ha.Galiba rolüne iyi alıştım ne dersin?
Demiş.Ve ordan ayrılmış.
Adam herşeyi çok onceden kaybedip öğrenmiş.Tek bir şeyi bilmiyormuş.O çocuk ona allahın bir lûtfuymuş.Çocuk, adam onun her saçını okşayışında birazda olsa almış dertlerinde.
Adam ordan ayrılırken garip bir duygu gelip fırtına gibi hızla ayrılmış.O duygu kısa süreliğine de olsa huzurmuş.
Ama tabıkı bu onun için bir rüyaymış.
Her zamanki gibi uyanmış hiç bitmeyen kabusuna