Sonra gittin.
Çocuk oldum bir daha, ağladım.
Kaç şiir, kaç kere sular altında kaldı.
Kitaplar, aşk, her şey.
Her şeyi son bir kere daha kurtaramazdım.
Didem Madak
Kendini sevmeden kimseyi sevemezmiş insan.
Olsun demek de zor artık çocuk düşlerimiz yok artık.
Ezel: "Niye yaptılar bunu bana dayı, niye?"
Ramiz Dayı: "Olan olmuş bir kere yeğen, hiçbir neden onu olmamış yapamaz artık. "
Bazen sahip olamadığım hayatın yasını tuttuğumu düşünüyorum.
Niçin her şey böyle berbat oldu?
Sana kim beddua etti İlya? Ne günah işledin? İyi yüreklisin; zekisin; duygulusun, soylusun. Ama gene de eriyip gidiyorsun. Seni için için yiyen nedir? Bu hastalığın bir adı yok mu?
...
Oblomovluk, diye mırıldandı.
nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar
Attila İlhan
gidince anladım aşkın yalanmış
bu yalan kalbimi yaktı sevgilim
bir tahta masada adımız kalmış
görünce gözyaşım aktı sevgilim
katlanırdım bilki enderin yasa
kolunda yabancı biri olmasa
ayağı kırılmış o tahta masa
senden çok vefalı çıktı sevgilim
o masa özlemle hep bizi arar
üstünde binlerce anılar saklar
sensiz gidemedim geçti haftalar
masamız şimdi boş kaldı sevgilim