" KİM? " isimli kitabımın tanıtımı sizlerle...
Gözlerimi ucu bucağı olmayan ormanın derinliklerine diktim. Mersin'deki evlerinin önünden ablası ile el ele tutuşup ormana kozalak toplamaya giden Ada'yı gördüm orada.
Boğazımı bir elin sıktığını hissettim.
Sonra masmavi gökyüzüne çevirdim bakışlarımı. Her gece ablası ile çimenlere uzanıp uyumadan önce yıldızları sayan Ada'yı gördüm orada.
Nefesim kesildi.
En sonunda dalgalarını hiddetle kıyıya vuran denize çevrildi bakışlarım. Minicik elleriyle kıyıda bulduğu deniz kabuklarını büyük bir heyecanla ablasına götüren Ada'yı gördüm.
Boğuldum.
" Biliyor musun? " dedim uzun süreli bir sessizliğin ardından.
" Limon kokusunu çok severdim ben küçükken. Akdeniz'i hatırlatırdı bana. Yeşilin ve mavinin var olma çabasını, yenidünya yedikten sonra damağımda kalan mayhoşluğu hatırlatırdı. "
Gözlerimi bal rengindeki gözlerine diktiğimde dudaklarının kenarında beliren gülümseme ile hafifçe başını aşağı yukarı salladı yıllar önce beni çok sevdiğini sandığım adam.
" Ama bir gün öyle çok çektim ki içime kokusunu boğazımı yaktı. Ve o acı hiç geçmedi. "
Ormanın sonu karanlıktı onun gözleri ise benim yolumdaki tek ışık. Hala tanıştığımız ilk günü hatırlatıyordu bana. Geçmişte kalmış ve kilidi hiç açılmamış bir aşk mektubu gibi yabancı; daha dün gece boynuma imzalarını atan dudakları gibi tanıdık...
Ablamı hatırlamaya ihtiyacım vardı.
Umutla parladığını sandığım gözleri benim gözlerimi takip ederek dudaklarıma kaydığında kaç adım geri gitmem gerektiğini kestiremiyorumdum. Aynı bir eli yanağıma gittiğinde hızlanan kalp atışlarımı sakinleştirmenin bir yolunu bulamadığım gibi...
Bana baktı son bir defa umutla ama keşke bakmasaydı... Bilmiyordu ki ben gözlerindeki o ışığı görmektense karanlığa gömülmeyi tercih ederdim.
Çünkü bizim için bir umut yoktu.
Ve dudaklarımız son defa o gece yeşilin ve mavinin buluştuğu Akdeniz kıyılarında kavuştu birbirlerine.