SEN GEÇİYORSUN İÇİMDEN
Sen geçiyorsun içimden,
İçim içimden geçiyor...
Bir kırlangıç kanat çırpıyor yitik sonsuzluğuma
Bir bahar akşamı çöküyor sisli gözpınarlarıma
Gök maviye boyanıyor
Yer kızıla...
Kaf dağının ardından koşup geliyor Zümrüd-ü Anka
Aşka dair inancım tazeleniyor
Sen geçiyorsun içimden,
İçim içimden geçiyor.
Sandal ağacının dalları uzanıyor sersem sabahlarıma
Sımsıkı sarılıyor ciğerlerime tılsımlı rayihası
Rüyalarım...
Bir ucunda papatyalar
Bir ucunda atlas halı
Sen geçiyorsun içimden
Huzuru kirpiğine astım asalı...
Sen sevgili;
Geçip giden zamanın içinde geçmeyen sen
Dolup taşan sürurun parmak uçlarında gezinen sen
Umut olup söze gelsen
Açılsa kısmetimin sen kalanı
Dökülse gamzeme gülüşlerinin arda kalanı
Kırılır, ah kırılır şu yok olası özlemin kolu kanadı
Sen geçiyorsun içimden
Zaman geçiyor
Bağrı yanık bir tufan geçiyor
Haysiyeti çözülüyor hislerimin
Salkım salkım irfan geçiyor
Kuş tüyünden kervan geçiyor
Sevgili
Sen geçiyorsun içimden
Duygularımın her notasına ayrı tınılar yükleniyor
Her yerde bir parçan var ama kimse sen olamıyor
Nazar ettiğin her nokta göz göz çiçek açıyor
Bak gözlerime
Gözlerimden yorgun bir İstanbul geçiyor
İçimde sen,
İçinde sen,
Sen ki içimden geçerken
Kaç şehir birleşiyor ve sen geçiyorsun içinden
Bilemezsin...
ZÜMRA NUR EFŞAN