kkaebchanie

adamlar-ah benim hayatim
          	ʕ•ᴥ•ʔ

kkaebchanie

benim zarif adamım,
          boğazından yolladıkça kırmızı şarabını kadehindeki
          soluklarım tıkanır,sarhoş olurdum bazenleri.
          dudağındaki sigara yandıkça
          is olur karışırdım soluğuna.
          gözlerini örten sık kirpikleri,
          titrerdi her rüzgarda.
          ama titrerdim ben daha da
          onun ufak soluğunda.
          

kkaebchanie

denizin tuzu soluğuma tıkalı.
          sol elimde kahvem,
          sağ elimde boynu bükük menekşem.
          alaca kedi gözlerime çarpıyor ne desem?
          ne desem sana alaca kedi?
          bir gideni beklerim,kalan kalmış geride.
          denizin tuzu soluğuma tıkalı,
          boynumda deniz kabukları.

kkaebchanie

çıplaklığından utanma.sen iyi değilsin ve gerçeksin.artık çatlak maskesinden kurtularak saf bir acıya ev sahipliği yapan çehren ve kör bir ayazın ortasında çırılçıplak kalmışçasına titreyen,acılarını doldurduğun,dışı onlara içi sana büyük çuvalının omzunda oluşturduğu kamburlukla bezenmiş vücudun ile bu sefer başın dik duruyorsun.
          
          çünkü bu sefer "çanak çömlek patladı."
          
          oyun bitti.kaybeden sensin.hayat seni fena sobeledi.
          
          duysun sağırlığı rol biçmiş güzel gülüşlü içi viraneler,
          
          duysun nasılsın diyerek her şeyin bittiğini sanan en yakınındakiler,
          
          duysun karşılarında güçsüzlüğün ile durmaktan çekindiğin herkes,
          
          çünkü sen iyi değilsin.
          
          "iyiyim"lerin ise tükendi.
          
          geriye kalan ise köşede bucakta senin için bekleyen "çanak çömlek patladı."
          
          iyi değilsin ve "çanak çömlek patladı."
          
          bitti her şey.
          
          kalk ayağa ve bağır şimdi.
          
          çanak çömlek patladı.